Aidiyet insanoğlunun
sığınaklarından birisidir. Çünkü insan tek başına yaşayamaz. Sadece romanlarda
böyle durumlar söz konusudur. Hayy b. Yekzan ve Robinson Crusoe gibi. Aidiyet bir içselleştirme sürecidir,
hayatınızın anlam bulduğu ve hatıralarla bir mekânı bir eşyayı bir kişiyi ne
kadar kendiniz kılarsanız o kadar aidiyet hisseder o kadar ait olursunuz. Vatan
insanoğlunun aidiyetlerinden biridir. Hem de en önemli aidiyetlerinden birisi.
Bu yüzden “vatan sevgisi imandandır” diye söylenmiştir.
Eğer yaşadığınız toplum ile yaşadığınız
mekân ile ve çevrenizle ilişkileriniz iyi değilse, ruh sağlığınızda bazı
sorunların başlayacağından kuşkunuz olmasın. Bunun nedeni sağlığın, huzurun ve
hayattan keyif almanın temel belirleyicilerinden birinin de sosyal çevre ve bu
çevreyle kurulan “aidiyet duygusu” olmasıdır.
Konuyu bağlayacağımız yer şurası.
15 Temmuzdan sonra bu vatana ihanet edip aidiyetlerini kaybedenlerin yurtdışına
kaçarak kendilerini vatansız bırakmaları. Bu vatansız güruhun ruh sağlığının
bozuk olduğunu ispat etmek için misaller vermeye bilmem gerek var mı? Bu
güruhun yurtdışında Türkiye aleyhinde en alçakça ve haince tertiplere girdiğini
vatan düşmanlarıyla işbirliği yaptığını da basın ve medyadan takip ediyoruz.
Tarihte bunun örnekleri var ve
yaşayanlar için başka örnekler de ileride olacaktır. Cem Sultan bunun en
bilinen örneklerinden biridir. Fatih Sultan Mehmed’in ölümünden sonra tahta
şehzade Bayezid geçti. 29 Temmuz 1482'de Rodos'a giden Cem Sultan, yapılan
antlaşma gereğince istediği zaman adadan ayrılacağını düşünüyordu. Ancak
şövalyeler buna hiçbir zaman izin vermediler ve Cem Sultan esir hayatı yaşamaya
başladı. Cem Sultan daha sonra, Fransa'ya gönderildi.
Cem Sultan'ı kullanmak
isteyenlerden birisi de Papa VIII.Innocent'di. Papa, Cem Sultan'ı bahane ederek
Osmanlılara karşı bir haçlı seferi düzenlenmesini istiyordu. Ancak bunda
başarılı olamayınca Cem Sultan'a Hıristiyan olma teklifinde bulundu. Dramatik
bir şekilde gurbette hem vatan hem de evladu ıyal hasretiyle yanarak ebediyet
alemine göç eden bedbaht şehzade Cem Sultan’ın hayatı bizim için bir ibret
vesikasıdır.
Cem Sultan, abisi Sultan İkinci Bayezid'e yazdığı bir şiirinde ona
şöyle seslenir:
"Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan,
Ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebeb ne"
(Sen gül döşenmiş yatakta
neşeyle gülerek yatarken, ben zahmet ve eziyet içinde küle batayım, neden)
Sultan İkinci Bayezid ise ona şöyle cevap verir:
"Çün rüz-i ezel kısmet olunmuş bize devlet,
Takdire rıza vermeyesin böyle sebeb ne,
Haccacü'l-Haremeynüm deyüben da'va kılarsun,
Ya saltanat-i dünyeviye bunca taleb ne"
(Bize ezelden saltanat kısmet
imiş, sen ise kadere rıza göstermedin buna sebep ne, Hacca gittin kendini
temizlemek davasına düştün, peki dünya saltanatı için bunca hırs niye)
Özetle söyleyeceğimiz bu vatanla gönül bağını kesenlerin nasıl bir
sonla karşılaştıklarını tarih yazmaktadır. Bunun dışında bu gün bile başka
devletlerle gönül bağı kuran kafilelerle gidip biat eden hainler az değildir.
Tarih tekerrürden ibaret derler. Bu vatana hainlik niyeti olanlar
buradan bir ders çıkarabilir mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder