3 Mayıs 2017 Çarşamba

VATANSIZLIK

Aidiyet insanoğlunun sığınaklarından birisidir. Çünkü insan tek başına yaşayamaz. Sadece romanlarda böyle durumlar söz konusudur. Hayy b. Yekzan ve Robinson Crusoe gibi. Aidiyet bir içselleştirme sürecidir, hayatınızın anlam bulduğu ve hatıralarla bir mekânı bir eşyayı bir kişiyi ne kadar kendiniz kılarsanız o kadar aidiyet hisseder o kadar ait olursunuz. Vatan insanoğlunun aidiyetlerinden biridir. Hem de en önemli aidiyetlerinden birisi. Bu yüzden “vatan sevgisi imandandır” diye söylenmiştir.
Eğer yaşadığınız toplum ile yaşadığınız mekân ile ve çevrenizle ilişkileriniz iyi değilse, ruh sağlığınızda bazı sorunların başlayacağından kuşkunuz olmasın. Bunun nedeni sağlığın, huzurun ve hayattan keyif almanın temel belirleyicilerinden birinin de sosyal çevre ve bu çevreyle kurulan “aidiyet duygusu” olmasıdır. 
Konuyu bağlayacağımız yer şurası. 15 Temmuzdan sonra bu vatana ihanet edip aidiyetlerini kaybedenlerin yurtdışına kaçarak kendilerini vatansız bırakmaları. Bu vatansız güruhun ruh sağlığının bozuk olduğunu ispat etmek için misaller vermeye bilmem gerek var mı? Bu güruhun yurtdışında Türkiye aleyhinde en alçakça ve haince tertiplere girdiğini vatan düşmanlarıyla işbirliği yaptığını da basın ve medyadan takip ediyoruz.
Tarihte bunun örnekleri var ve yaşayanlar için başka örnekler de ileride olacaktır. Cem Sultan bunun en bilinen örneklerinden biridir. Fatih Sultan Mehmed’in ölümünden sonra tahta şehzade Bayezid geçti. 29 Temmuz 1482'de Rodos'a giden Cem Sultan, yapılan antlaşma gereğince istediği zaman adadan ayrılacağını düşünüyordu. Ancak şövalyeler buna hiçbir zaman izin vermediler ve Cem Sultan esir hayatı yaşamaya başladı. Cem Sultan daha sonra, Fransa'ya gönderildi.
Cem Sultan'ı kullanmak isteyenlerden birisi de Papa VIII.Innocent'di. Papa, Cem Sultan'ı bahane ederek Osmanlılara karşı bir haçlı seferi düzenlenmesini istiyordu. Ancak bunda başarılı olamayınca Cem Sultan'a Hıristiyan olma teklifinde bulundu. Dramatik bir şekilde gurbette hem vatan hem de evladu ıyal hasretiyle yanarak ebediyet alemine göç eden bedbaht şehzade Cem Sultan’ın hayatı bizim için bir ibret vesikasıdır.
Cem Sultan, abisi Sultan İkinci Bayezid'e yazdığı bir şiirinde ona şöyle seslenir:
"Sen bister-i gülde yatasın şevk ile handan,
Ben kül döşenem külhan-ı mihnette sebeb ne"
(Sen gül döşenmiş yatakta neşeyle gülerek yatarken, ben zahmet ve eziyet içinde küle batayım, neden)
Sultan İkinci Bayezid ise ona şöyle cevap verir:
"Çün rüz-i ezel kısmet olunmuş bize devlet,
Takdire rıza vermeyesin böyle sebeb ne,
Haccacü'l-Haremeynüm deyüben da'va kılarsun,
Ya saltanat-i dünyeviye bunca taleb ne"
(Bize ezelden saltanat kısmet imiş, sen ise kadere rıza göstermedin buna sebep ne, Hacca gittin kendini temizlemek davasına düştün, peki dünya saltanatı için bunca hırs niye)

Özetle söyleyeceğimiz bu vatanla gönül bağını kesenlerin nasıl bir sonla karşılaştıklarını tarih yazmaktadır. Bunun dışında bu gün bile başka devletlerle gönül bağı kuran kafilelerle gidip biat eden hainler az değildir.


Tarih tekerrürden ibaret derler. Bu vatana hainlik niyeti olanlar buradan bir ders çıkarabilir mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder