Eskiden zarfın içindeki 'şey'e
mazruf denilirdi. Yani zarflanmış olan. Ve bir şeyin zarflanmış olması bir
değer olduğu anlamına gelirdi. Kısaca zarflar değer taşırdı. Zarfın değeri
mazrufla ölçülürdü. Zarfın içindekinin taşıma ücretini simgeleyen pul ise
zarfın dışına yapıştırılırdı. Hiçbir eşyanın taşıma ücreti kendi ücretini
geçmezdi doğal olarak. Eğer pulun değeri mazrufun değerinden fazla ise bu işte
bir yanlışlığın olduğu kabul edilir.
Günümüzde "imaj her
şey" olarak lanse ediliyor. Artık görünür olmayan tarafımızı da görünür
kılarak tatmin olmaya çalışıyoruz. Kısaca söylemek istediğim; mazrufun bir
mahremiyetinin kalmadığı, mahremiyeti olmayanın da değer ifade etmediği... Zarf
işlevini yitirmiş bir halde. Zarfın da, mazrufun da değerini pul belirliyor;
yani etiket.
İmaj dünyasında yaşıyoruz. Her
şey etiket olarak değer buluyor. 'Pul' kelimesi Türkçemizde bir değersizliği
ifade etmek için kullanılırken artık bütün değerleri pula yükleyen bir
anlayışın kuşatması altındayız. Pul işlevi gören etiket unsurları artık
popüler.
İnsan onurlu bir varlık.
Yaratıcımız insanı yaratırken ona ruhundan nefha üfürmüştür. İnsan onurunu
Şeref, haysiyet, itibar, izzet, saygınlık gibi kelimelerle de ifade
edebiliriz. İnsana verilen akıl ve kalp
insan onurunun kaynağıdır. İmaj olarak kabul ettiğimiz şey ise insan
onurunu zedeleyen bir davranış.
Her şeyin tepetaklak edildiği bir
görüntü dünyası karşımızdaki. Değerler skalası yer değiştirmiş. Allahu Teâlâ
aklımızı başımıza, başımızı da vücudumuzun en üst noktasına yerleştirmiş.
Değerli olanın yerini üst kısım olarak belirlemiş. Diğer unsurları da sırayla
(ala meratib) yerleştirmiş. Değerler dünyamızı tepetaklak hale getirenler insanı
amuda kaldırma çabasında. Bu konuda başarılı olduklarını söyleyebiliriz.
Değerler dünyamızda değer
atfettiğimiz şeylerin çağdaş insanın değerler skalasında ya yeri yok, ya da çok
aşağılarda. Çalışkanlık, dürüstlük, helal kazanmak, vefa, sorumluluk, doğruluk
birer değerdi; şimdilerde birer uyuz it muamelesi görüyorlar.
Sözünde durmak, borcuna sadık
olmak, tevazu gibi hasletler birer değerdi; şimdilerde yalan söylemek,
aldatmak, borcunu geciktirmek, vefasızlık, sorumsuzluk değer olarak
gösterilmeye çalışılıyor. Bu tür aymazlıkların adı da uyanıklık olarak lanse
ediliyor.
Bütün peygamberlerin gönderiliş
gayesi insana onuru hatırlatmaktır. İman
olmasa da Allah'ın özenerek yarattığı bir varlık. Bir diğer ifadeyle insan
olarak doğan her insan bu şerefe, bu haysiyete sahiptir. İnsan iman ettiği
zaman Allah katında değer ve izzet kazanır. Bu değer onun ruhen yücelmesidir.
Bunun dışındaki durumlar sapma halidir ve geçicidir.
Zarf, mazruf ve pul üzerine bir
benzetme yapmak istiyorum. Zarf elbise, mazruf vicdan, pul etiket... Elbiseleri
vicdanlarından, etiketleri elbiselerinden değerli olan insanların dünyasında
değerler sistemi, değerler eğitimi, değerler skalası anlamsızlaşıyor.
Mevlana şöyle diyor:
Nice insanlar gördüm, üzerinde elbise yok
Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder