25 Şubat 2017 Cumartesi

SİSİFOS

Yunan mitolojisinde Korint kralı Sisifos suçları nedeniyle tanrılar tarafından büyük bir kayayı dik bir tepenin doruğuna yuvarlayarak çıkarmakla cezalandırılır. Her seferinde tam tepenin doruğuna ulaştığında kaya elinden kayar ve Sisifos her şeye yeniden başlamak zorunda kalır.
Albert Camus, ünlü denemesi Sisyphe Efsanesi’nde yaşamın saçmalığı kuramını kral Sisifos’un kayayı taşıyıp durması ve bir türlü olayı sonlandıramaması üzerine inşa eder.
Bazen dünyayı bu Sisifos efsanesine benzetirim. Bütün mal, mülk, makamlar, mevkiler… Aniden çıkıverir ellerinizden ve yuvarlanır yokluğun rampalarından.
Çırpınışlarınızı umutsuz bulduğunuz olur mu? İşte o anlar dünyanın bir oyun ve eğlence mekânı olduğunu daha iyi kavramış oluruz.
Sisifos efsanesinde olduğu gibidir bazen hayat. Bütün yaşadıklarının sonunda elde sıfır kaldığını fark edersin. Yabancı bir ülkede parasız pulsuz kalmış gibi. Allah uyarıyor. Dikkat! Bu eğlence süslü aldatıcı bir eğlencedir. Oyunda aldatıcıdır. Süreklilik arz etmez. Ve sakın aldanmayın. “Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.” (Ankebut, 64)
Gerçekten bu yönüyle şu dünya hayatı bir anlık bir lezzetten ibarettir. Öyle gaddardır ki, bir lezzet verse bin elem takar çektirir, bir üzüm yedirse yüz tokat vurur. Böyle düşüncelere zaman zaman yelken açar dururuz. Hayatın anlamsızlığı çok defa dolanır beynimizin kıvrımları arasında. Eğer menzili maksud yoksa anlamsızdır hayat.
Bazen bir şahin kadar özgür olmak istediğimiz dünyayı boş vermişliğimiz bizi yelkensiz bir gemi gibi akıntıyla sürükler. Hayat hedefsiz, gayesiz olmamalı. Öyleyse nedir yaşama sebebimiz?
Adamın biri hayatın anlamını merak etmiş. Bulduğu hiçbir yanıt ona yeterli gelmemiş tam umudunu yitirmişken bir köyde ona. –“Şu karşıki dağlarda yaşlı bir bilge yaşar istersen ona git. Belki o sana aradığın cevabı verebilir” demişler. Zorlu bir yolculuk sonunda bilgenin yaşadığı yere ulaşmış ve bilgeye hayatın anlamını sormuş. Bilge “Sana bunun cevabını söylemeden önce bir sınavdan geçmen gerek” demiş.
Adam kabul etmiş. Bilge adamın eline bir çay kaşığı vermiş ve içine silme zeytinyağı doldurmuş. Şimdi çık ve bahçede bir tur at ve tekrar buraya gel. Yalnız dikkat et kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin eğer eksilirse kaybedersin. Adam gözü çay kaşığında bahçeyi turlayıp gelmiş.
Bilge bakmış: “Güzel! Kaşıkta yağ eksilmemiş, peki bahçe nasıldı?”  Adam şaşkın: “Ama demiş, ben kaşıktan başka bir yere bakmadım ki.”  “Şimdi tekrar bahçeyi dolaş, kaşık yine elinde olacak ama bahçeyi inceleyip de gel” demiş bilge…
Adam tekrar bahçeye çıkmış gördüğü güzellikler karşısında büyülenmiş; döndüğünde bilge adama “Bahçe nasıldı?” diye sormuş. Adam gördüğü güzellikler karşısında büyülendiğini heyecanla anlatmış.
Bilge gülümsemiş, “Ama kaşıkta hiç yağ kalmamış!” demiş ve eklemiş; “Hayat ancak senin bakışınla anlam kazanır ya sadece bir noktayı görürsün ve hayatın akıp gider sen farkına varmazsın. Ya da görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında hayatı yaşarsın ve zamanın anlam kazanır.

“O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.” (Mülk, 2)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder