Önce hılful fudul nedir onu
açıklayalım. Türkçe karşılığı: Erdemliler ittifakı. Mekkede kurulmuş bir sivil
toplum örgütü.
Kuruluş aşaması kısaca şöyle:
Yemen’in Zabid kabilesinden bir tüccar Mekke’ye değerli mallar getirmiş, Sehm
kabilesinin ileri gelenlerinden birine satmıştı. Yemen Zebid kabilesinden bir adam Mekke'ye satmak için bir deve yük mal getirmişti. Mekke'nin
ileri gelenlerinden As b. Vail, Zebidî'nin mallarını almış fakat parasını
ödememişti. Zavallı Zebidî parasını almak için Mekke'nin güçlü ailelerine
başvurdu ise de bir sonuç alamadı. Başvurduğu kimseler yardım etmek bir yana,
aşağılayarak kovmuşlardı adamı.
Uğradığı haksızlığı kabul etmeyen Zebidî, bir sabah Ebu Kubeys dağına çıkarak Kâbe çevresinde toplanan Mekke halkına, "ey Fihr halkı" diye hitap ederek uğradığı zulmü şiir biçiminde haykırdı. Bunun üzerine Hz. Peygamber'in amcası Zübeyr bir daha böyle olayların tekrarlanmasını engellemek düşüncesiyle girişimlerde bulundu. Kendisine katılan Hâşim, Muttalib, Zühre, Esed, Hâris ve Teymoğullarının ileri gelenleri ile birlikte Mekke'nin zengin ve saygı değer adamlarından Abdullah b. Cud'an'ın evinde toplandılar. Uzun görüşmelerden sonra Mekke'de hiçbir yabancı ve yerli kimsenin zulme uğramasına meydan verilmemesi, hakları alınıncaya kadar mazlumların yanında hareket edilmesi yolunda karar aldılar.
Yakubî'ye göre antlaşma şu şekilde gerçekleştirildi: Abdulmuttalib'in kızı Atike veya Beyda ortaya hazırladığı bir çanak koku koydu. Oradakiler birer birer ayağa kalkıp elini çanaktaki kokuya batırarak, "Vallahi, bundan böyle Mekke'de yerli olsun, yabancı olsun, zulme uğramış hiç bir kimse bırakmayacağız. Zulme meydan vermeyeceğiz. Mazlumlar zalimlerden haklarını alıncaya kadar mazlumlarla birlikte hareket edeceğiz. Denizlerin bir kıl parçasını ıslatacak suları kalmayıncaya, Hira ve Sebir dağları yerlerinden silinip gidinceye, Kâbe'ye istilam ibadeti ortadan kalkıncaya kadar bu ahdimizde sebat edeceğiz" diye and içtiler.
"Fadl'lar
Andlaşması"na, o zaman yirmi yaşlarında olan Rasul-i Ekrem (s.a.s) de
katılmıştır. Ahmed b. Hanbel'in rivayetine göre Hazret-i Peygamber bu antlaşma
hakkında şöyle demiştir: "Âbdullah b. Cud'an'ın evinde yapılan And'da ben
de bulundum. Bence o and kırmızı tüylü bir deve sürüsüne malik olmaktan daha sevgilidir.
O zaman Haşim, Zühre ve Teym Oğulları, deniz bir kıl parçasını ıslatacak kadar
suya malik oldukça mazlumlarla birlikte bulunacaklarına and içmişlerdi. Ben ona
İslâm devrinde bile çağrılsam icabet ederdim."(Ahmed b. Hanbel, I,190,
193).
Sivil toplum örgütlerinde
bulunmak önemlidir, hatta gereklidir. Ancak sivil toplum örgütünün haksızlık
karşısında duran, zalime ve zulme boyun eğmeyen, hiçbir şahsi menfaat gütmeyen
nitelikte olması gerek. Günümüz STK’larını bu anlamda değerlendirmeliyiz.
Kendilerini “İslami” olarak niteleyen STK’lar bu konuda daha hassas olmalı.
‘Hılfu’l-fudul’un günümüze
vereceği çok mesaj vardır. Her mazlumun yanında olacak bu tür STK’lara ihtiyaç
var. Toplumların vicdanını rahatlatacak, kimsenin kontrolünde olmayan, akıl ve
vicdanla karar verecek böyle oluşumlar; içinde olmak bir peygamber sünneti.
Hiçbir ideolojinin potasına girmeden yaratılanı yaradan adına kollamak için bir
çaba.
Bu günkü STK’ların ne kadar
erdemli davrandığı, kısaca hılful fudul olup olmadığı tartışılmaya değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder