Can konağını aramadaysan, cansın;
Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin,
Bir damla su arıyorsan susun,
Zulmün peşindeysen zalimsin,
Aşkı arıyorsan aşıksın,
Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen.
Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir:
Neyi arıyorsan O’sun sen. (Mevlana)
Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin,
Bir damla su arıyorsan susun,
Zulmün peşindeysen zalimsin,
Aşkı arıyorsan aşıksın,
Gönlün neye kapılmışsa O’sun sen.
Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir:
Neyi arıyorsan O’sun sen. (Mevlana)
İnsan neyi ararsa, onu bulur. Ne demişler; “arayan Mevlasını
da bulur, belasını da.” Bu
sebeple insan aradıklarında saklıdır. Zulmün
peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık...
Bu konuda Buhari ve Müslim’in ilk rivayet ettikleri hadis şudur: “Rasulullah’ı (s.a.v) işittim buyurdu ki:
Bu konuda Buhari ve Müslim’in ilk rivayet ettikleri hadis şudur: “Rasulullah’ı (s.a.v) işittim buyurdu ki:
“Ameller niyetlere göredir, herkese niyet ettiği
vardır, kimin hicreti Allah ve resulü neyse, hicreti Allah ve Resulünedir,
kiminde hicreti kazanmak istediği bir dünyalık veya nikahlanmak istediği bir
kadın içinse hicreti de hicret ettiği şeyedir”
Bir takımın peşinde misin? Gündeminin tamamını takımının oynadığı oyun mu
oluşturuyor? Bir futbolcunun herhangi bir maçta gol kaçırmasına kaçırdığın
namazdan çok üzülüyorsan senin önceliğin odur. Dünya hayatı oyun ve eğlenceden
ibaretken sen hayatını oyunları yorumlamakla geçiriyorsun. Fanatiğim diyorsun. "Rabbinin
adını an ve bütün gönlünle O'na yönel." (Mümin, 55) emrini duy.
Politika mı konuşuyorsun kahve sohbetlerinde?
Politikanın çok yüzlülüğü seni esir mi almış? Kendi muhasebenden çok politik
sonuçların muhasebesini yapıyorsan senin önceliğin budur. Hesaba çekilmeden
önce kendinizi hesaba çekin düsturunu yanlış anlamışsın.
Peygamberin dışında bir idolün mü var? Peygamber
varislerinin dışında birisine mi hayransın? Bir sanatçıya taparcasına aşık
mısın? Rehberin, önderin kim ya da kimler? Bu konuda burhanın yoksa buhranın
çok demektir.
Neyi aradığını iyi bil, neye ulaşmak istiyorsun?
Masa, kasa ve nisa diye formüle edilen bir hedefin mi var? Yoksa hedefin
rızay-ı bari midir?
İlahi uyarı şöyledir:
“Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız,
kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar,
kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size
Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın
emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip
etmez.” (Tevbe, 24)
Neyi aradığımızı biliyor muyuz? Nasreddin Hoca’ya
izafe edilen bir fıkra vardır:
Nasreddin Hoca evde tespihini kaybetmiş. Bakmış
ki ev zifiri karanlık, tespihini sokakta aramaya başlamış. Hoca’nın yerde bir
şey aradığını görenler:
– Hayırdır Hoca, ne arıyorsun?
– Evde tespihimi kaybettim, onu arıyorum.
– İlahi Hoca, evde neden aramıyorsun?
– Ne yapayım? Orası karanlık!
Necip Fazılın tespitiyle “güneşi ceketinin astarında kaybeden” insanımızı
bu fıkradan daha iyi ne anlatabilir.
Biz içimizde kaybettiğimizi dışımızda arıyoruz.