20 Mart 2021 Cumartesi

CEHALET YURDU

Cehalet kelimesi, cehl gibi "bilmemek, bilgi ve görgüden yoksun olmak" anlamında bir masdar olup isim olarak da kullanılır. Cehalet kavramı, mekânsal olduğu kadar eylem, düşünce kavramlarıyla çerçevelenen etkinlikleri de kapsar. Yurt kelimesiyle aslında mekâna vurgu yapmak niyetindeyiz. Aidiyet mekânsal bir durum olmakla beraber cehaletin aidiyetinin mekândan öte bir hastalık olarak kabul edilip arizi bu durum olduğunu söylemek gerekir.

Cehaletin bilmemek ve bilmediğini bilmemek gibi çok daha echel(cahilin cahili) bir tarafının olduğunu burada aktarmak gerekir. Cehalet yurdunda her açıklama anlamsızlıkla sona erer. Cehaletin kendini açık eden tarafı bilmediğini de bilmemektir. Cehaletin içerisinde kültür aramak ya da kültür oluşturma sevdasına düşmek kültürsüzlüğün kendisidir. Yaşadığımız dünyaya cehalet yurdu yakıştırmasının cuk oturduğunu söyleyebiliriz.

Bilgi, nasıl nefiste sonradan meydana gelen ilave bir nitelikse, aynı  şekilde  hastalık olarak görülen cehâlet de nefise sonradan eklenir. Bunun tetikleyicisi ise nefsin kibridir. Bir başka ifadeyle cehâleti kişi, sonradan kazanır. Bu kazanılmış cehâlet, doğru bilgiye karşıt ve aykırı bir biçimde başka yanlış bilgiler edinmekle gerçekleşir. Yani cehalette bir bilgilenme türüdür.

Televizyon ekranlarında ya da sosyal medyada isimlerinin önünde uzun uzadıya sıfatlar bulunanların cehaleti bu türden bir cehalettir. İlim cehli giderir diye bir söz var ama görüyoruz ki ilim cehli artırıyor. Bu tür kişilerin doğruyu söylediklerine de şahit oluyoruz. Bu durumu şöyle izah edelim. Doğru, her zaman hakikat değildir. Doğru zamana ve zemine göre değişir. Hakikat ise zamana ve zemine göre değişmeyen şeydir. Edindiğimiz bilgi bizi hakikate ulaştırmıyorsa sırtımızda kambur olmaktan başka nedir ki.

Konuyu biraz mizahla süsleyelim:

İranli ünlü şair Firdevsi’yi bir çobanla beraber hapse atarlar. Firdevsi hapiste yazdığı şiirleri zindan arkadaşı çobana okur. Firdevsi her şiir okuduğunda çoban gözyaşlarına boğulur. Firdevsi şiirlerin etkili olduğundan dolayı çobanın ağladığını düşünür. Bir gün dayanamayıp çobana şöyle der: Arkadaş, affedilmez bir günahın mı var, yoksa onulmaz bir aşka mı düçar oldun, eşine dostuna hasret mi gözyaşlarını böyle giryan eder. Söylesene nedir seni bu kadar ağlatan dert. Çobanın verdiği cevap Firdevsi’yi heykel yapıp donduracak cinstendir.

Ne günahıma ağlıyorum, ne sevgilim var, ne de eşe dosta hasretten ağlıyorum. Sen şiir okudukça çenen hareket edip sakalın sallanınca keçilerimin sakalı aklıma geliyor ona ağlıyorum.

21. yüzyılın en önemli özelliği bilgiye erişim kolaylığıdır. Bilgiye erişim bu kadar basitken neden cehalet çok yaygın diye bir soru akla gelebilir. Cevabı çok basit: Çünkü cehalet bilginin karşıtı değildir. Yani bilgili olmak insanı cehaletten kurtarmaz. Cehalet erdemin karşıtıdır. Ne yazık ki o da çok kimsede bulunmuyor.

Bu çağdaş ve uygar denilen insanın, cehaletini gizlemeye bilginin yetmediğini söylüyorum. İnsanın egoist, irrasyonel ve hayvan gibi duyarsız olabildiği kendi hemcinsini paralayıp kanını akıtmaktan zevk aldığı bir cehaletten bahsediyoruz. Bilgiye sahip erdemi çöpe atacak milyonlar yaşıyor aramızda. Kimyasal silahlarla insanları öldürenlerin bilgisizliğini kim iddia edebilir.

Şöyle söyleyerek bitirelim: Sahabenin birçoğunun günümüz insanının ulaştığı bilgiden mahrum olduğunu biliyoruz. Ama sahabe dediğimiz insanların erdem sahibi olduğundan şüphemiz yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder