Bürokrasi ile siyaset arasına sıkışmak yöneticilerin en büyük handikabıdır. Bürokrasi işlerin mevzuata uygun yürümesini ister, inisiyatif almaz. Siyaset ise sorumluluğu olmadan her şeye hakim olmak ister.
Kasabanın
birinde kaymakam köy gezileri sırasında bir vatandaşın köprünün alt kısmını
çekiçle kırmaya çalıştığını görür. Arabasını durdurur, adama sorar. Amca ne
yapıyorsun. Evladım, der köylü, eşeğim buradan geçerken kulakları betona alıyor
ve eşek ürküyor. Onun için biraz kırıyorum, der. Kaymakam, amca köprüyü
kıracağına alt kısmını eşmek daha iyi olmaz mı diye sorar. Bu olayı dinlediğim
kişi bürokrasinin durumunu bu köylü amcaya benzetti. Bürokrasinin işleri mevzuata
uydurmak gibi bir geleneği vardır, dedi. Bu bir…
Bir
yerde mi okudum, birinden mi dinledim, hatırlamıyorum. Olayın gerçekliği
konusunda da bir araştırma yapmış değilim. Ancak kıssadan hisse kabilinden
aktarılmasını faydalı buluyorum. Rahmetli Enver Paşa Sarıkamış harekatı öncesi
Erzurum’a gelir, birlikleri denetlemek ister. Gideceği birliklere önceden haber
verilir, hatta bir önce denetlediği birlikten malzemeler bir sonraki birliğe gizlice
aktarılır. Enver Paşa’ya askerin eksiksiz olduğu izlenimi verilir. Bu iki…
Rahmetli
Vali Recep Yazıcıoğlu yerleşik sistemi değiştirmek için destansı mücadeleler
vermiş; fakat ne yazık ki bu çıkışını canıyla ödemiştir. Sistemin işleyişine
sık sık ağır eleştiriler getiren Yazıcıoğlu halkın sistemin içerisinde
olmadığını bundan dolayı bürokrasinin hantallaştığı ve bu yüzden yerinden
yönetim sisteminin uygulanması gerektiğini dile getirmiştir. Ondan bir hatıra.
Aydın
Valiliği’ne atandığında, henüz üç dört günlük valiydi. Nazilli SSK Hastanesi
ile ilgili bir şikayet kulağına geldi… Kalkıp hastaneye gitti. Başhekimin
odasına girdi. Tam o sırada başhekim geldi ve “Buyurun ne
istiyorsunuz?” diye sordu. Yazıcıoğlu, rahatsız olduğunu, tedavi olmak
istediğini ama parası olmadığını söyledi. Başhekim “Burası hayır kurumu
değil, paran yoksa tedavi olamazsın” cevabını verdi. Yazıcıoğlu, “Devletin
görevi vatandaşına bakmak değil mi doktor bey?” diye sorunca odadan
kovuldu.
Ertesi
gün bu sefer resmi giyimli, kravatlı, takım elbiseli olarak elinde bir kağıtla
hastaneye gitti… Valinin geldiğini duyan herkes şaşkındı… Hiç vakit kaybetmeden
başhekimin odasına çıktı, içeri girdi. Yazıcıoğlu, “Bugün itibariyle
başhekimlik unvanından azledilmiş bulunmaktasınız” dedi ve elindeki görev
azli belgesini uzattı.
Peki,
sonra ne mi oldu? Yeni görev yeri Erzincan’a gönderildi. Sonra merkez valiliği,
sonra Denizli. 2003’te Eskişehir-Ankara yolunda trafik kazası geçirdi, bitkisel
hayata girdi ve vefat etti.
Erzincan
valisi iken söylediği, iktidar partisinin il başkanını vali, ilçe başkanlarını
kaymakam yapın, bu kadar kişiye masraf etmeyin çıkışı hala kulaklarımdadır. Allah
rahmet eylesin…
Not:
Çin imparatoruna treni anlatmışlar. Pekin’den Şangay’a olan otuz günlük yolu bir
günde gider demişler. İmparator, kalan 29 günde ne yapacağız demiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder