Ahlaklı olmak nasıl diye bir soru sorsak yalandan uzak durmak, doğru sözlü olmak, gıybet yapmamak gibi şeyler sıralayabiliriz. Ahlaklı dediğimizde kimsenin hakkını yemeyen, hakka hukuka riayet eden, hayâ sahibi kimse akla geliyor. Hayâ sahibi olmak çok önemli; çünkü haya imandandır.
Ben ahlaksızlığın yaygın olan başka bir boyutundan bahsetmek istiyorum. Toplumu öyle sarmış bir hastalık haline geldi ki bu durum bir çoğumuzu etkisi altına aldı. Nedir diye sorarsanız hedef odaklı düşünmek diyorum. İlk önce biraz garip gelebilir. Onun için konuyu açmamız gerek.
Hedef odaklı düşünmek insanı ahlaksız yapar. Çünkü hedefe ulaşmak için bütün yolları ve eylemleri meşru görürsünüz. Hedefiniz sınıfı geçmek ise kopya çekmeyi meşrulaştırırsınız mesela.
Bütün bu hedefe kilitlenme hastalıklarının “kişisel gelişim” adı altında hayatımıza girdiğini düşünüyorum. Bir zamanlar popüler olan kişisel gelişim kitapları elden ele dolaşıyordu. Hedefiniz için her yolu meşru gösteren hikâyeler içeren kitaplar.
Örnekleri çoğaltalım. Tüccar, helal kazanmak değil de çok kazanmak hedefine kilitlenirse ölçüde tartıda hile yapmayı meşru görür. Müteahhit çok kazanmayı hedeflemişse malzemeden çalacaktır.
Akademisyenin hedefi ilim öğrenmek değil de bir an önce kariyer yapmak olursa intihali meşru görecektir. Nitekim bunun örnekleri de çoktur.
Memurun hedefi makam olunca işini düzgün yapmaktan çok kariyer basamaklarını nasıl tırmanacağına odaklanırsa hem işini düzgün yapmaz hem de kendi altında bulunanlara zulmeder.
Toplumun her kesimi için bu durum geçerlidir. Hangi konumda olursanız olun hedefe kilitlenmenin mahzurları vardır. Halbuki ilk hedefimiz Allah rızası olmalı, bu konudaki samimiyetimize göre Allahu Teâlâ bizi makamla, parayla nimetlendirirse ne ala. Allahın kullarına yardımcı olmak niyeti ne güzel bir niyettir. Çünkü insanların hayırlısı insanlara faydalı olandır.
Eğer siyasetçi iseniz ve iktidar nimeti size verilmişse bu nimeti insanlara hizmet yolunda kullanmak yerine orada sürekli kalmak gibi bir hedefe kilitlenirseniz bu sizi ahlaksız yapar. Haksızlıkları görmezsiniz, hakka hukuka riayet etmezsiniz. Ehliyet ve liyakat kelimeleri sizin için bir anlam ifade etmez. Eğer muhalefette iseniz iktidarı ele geçirme hedefine kilitlenirseniz bu da sizi ahlaksız yapar. Çünkü iktidarın yaptığı güzel şeyleri görmezsiniz. Çünkü hedefiniz iktidarı kötüleyerek iktidar olmaktır.
Eğer gazetece iseniz ve hedefiniz bu alanda yükselmek ise yalan haber, asparagas haber yaparsınız. Gazetenizi hakkın hakikatin sesi yapmak hiç aklınıza gelmez.
Toplumun birçok kesiminden örnekler vererek hedefe odaklı düşünmenin mahsurlarından bahsettik. O zaman hayallerimiz olmayacak mı? Elbette olacak, ilerlemek, iki günü birbirine eşit olmamak bizim şiarımız. Hayalimizi geniş tutacağız ama hayalperest olmadan. Burada “Perest” kelimesine bir parantez açmak istiyorum. Perest; tapınan, iman eden demektir. Misal putperest, puta tapan demektir.
Aynı şekilde gruplar, topluluklar, dernekler için de söylediğim geçerlidir. Velhasıl hayatta bulunma hedefimizi kulluğa, ayni hakkın rızasına ayarlamamışsak başka başka hedefler belirlemişsek durum farklı değildir. Bütün yaptığımız iş ve eylemler Allahın rızasına matuf olmalıdır. Yoksa ahlaksız bir kimse olduğumuzun farkına varmadan ahlaksız bir hayat yaşarız. En büyük ahlaksızlığın, gayri meşru yollardan elde edilen makam, mevki, para… olduğunu unutmadan meşru zemin içerisinde kalmanın günümüz dünyasında ateşten gömlek olduğunu da söyleyerek bitirelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder