13 Ocak 2017 Cuma

DİNİN FORMU VE REFORM

 

Form, biçim, şekil; Bir şeyin istenilen ve olması gereken durumu; İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması için hazırlanmış basılı belge gibi anlamlara gelir. (TDK Sözlüğü)
Form bir şablonu hatırlatıyor bize. Form kelimesinden dinde re-form konusuna geçiş yapmak istiyorum. Re-form yeniden şekillendirmek olarak anlayacağımız bir kelime.
Din konusuna değiniyorsak dinin kaynağını bilmeden din üzerinde konuşmak olmaz. İslam dini özelinde dinin asıl iki kaynağı var: Kuran ve Sünnet. Şimdi bu iki kaynağa bakalım. Kuran Allah kelamı ve değiştirilmesi mümkün değil. Felsefi kavramlarla “Dogmatik”. Sünnet, yani peygamber Kuranın açıklayıcısı. Kısaca her ikisinin kaynağı da ilahi.
İlahi olan formu değiştirmek hakkını kul (abd) olana kim veriyor. “Abd” kelimesinin bir anlamı da köledir. Köle efendisinin söylediğinin dışına çıkamaz. Kul da öyle, Rabbinin çizdiği hududun dışına çıkamaz, haddini bilir. Haddini bilmeyen kul olamaz zaten.
Peki, o zaman dinde re-form denilen düşünce nasıl ağızlara pelesenk edilebiliyor. Bu, aydınımızın her zaman yaptığı gibi Avrupa’dan alınan kavramların yerli yersiz kullanılmasından kaynaklanıyor. Hıristiyanlık için reform söz konusu olabilir. Çünkü Hıristiyanlık muharref(bozulmuş) bir din. İlahi tarafı kalmayan bir dinde form da kalmamıştır zaten. Bu tür dinlerin formu insan ürünüdür. İnsan elinde oluşturulan form re-form edilebilir. Daha doğrusu bu dinlerin formu insanlar tarafından re-form edildiği için muharref dinler kategorisine konulmuşlardır.
“İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır.” (Zümer, 3)
Ancak tevbe eden, durumunu düzelten, Allah'a sarılan ve dinlerini sadece Allah'a ait kılanlar başka...” (Nisa, 146)
“Baskı ve zulmü ortadan kaldırıncaya ve dini sadece Allah'a ait kılıncaya dek onlarla savaşın. Düşmanlığa son verirlerse, elbette Allah yaptıklarınızı görür.” (Enfal, 39)
“De ki, ‘Dini yalnız Allah'a has kılarak O'na tapmakla emredildim.’”  (Zümer, 11)
“Oysa onlardan, dini sadece Allah'a ait kılan tektanrıcılar olarak O'na kulluk etmeleri, namazı gözetmeleri ve zekatı vermeleri istenmişti. İşte dosdoğru din budur.” (Beyyine, 5)
Yukarıdaki ayetlerde dinin form hakkının Allaha ait olduğu bildiriliyor. Allahu Teâlâ bu konuda asla taviz vermez. Bu konuda ihmalkâr davranmanın şirke bulaşmak olduğunu biliyoruz. Allahın koyduğu formu değiştirme (re-form) yetkisini kendinde bulan bir nevi ilahlık iddiasındadır.

Hepsi için söylenemese bile bir kısım reformcular ve yeni bir İslam anlayışı için çalışmaktadır. Dinin tamam edildiğine dair bilgileri olan Müslümanların böyle bir isteği yok.  Fıkıhtan ve Şeriat hükümlerinden arındırılmış, ilahî bir din olmaktan çıkartılıp beşerî bir hümanizma ve ideoloji haline getirilmiş “Light” bir İslam Müslüman olmayanların talebi. Böylece İslamın koruyucu zırhı olan cihaddan arındırılmış bir İslam hedefleniyor. Bir başka tâbirle indirilmiş İslam’ı kaldırıp, onun yerine uydurulmuş bir İslam koymak istiyorlar. Din tesis etme yetkisi Allaha aittir, Allahın dininde hiçbir değişiklik, reform, ilave, çıkartma, yapılamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder