Form, biçim, şekil; Bir şeyin
istenilen ve olması gereken durumu; İstenilen şeylerin yazılması, doldurulması
için hazırlanmış basılı belge gibi anlamlara gelir. (TDK Sözlüğü)
Form bir şablonu hatırlatıyor
bize. Form kelimesinden dinde re-form konusuna geçiş yapmak istiyorum. Re-form
yeniden şekillendirmek olarak anlayacağımız bir kelime.
Din konusuna değiniyorsak dinin
kaynağını bilmeden din üzerinde konuşmak olmaz. İslam dini özelinde dinin asıl
iki kaynağı var: Kuran ve Sünnet. Şimdi bu iki kaynağa bakalım. Kuran Allah
kelamı ve değiştirilmesi mümkün değil. Felsefi kavramlarla “Dogmatik”. Sünnet,
yani peygamber Kuranın açıklayıcısı. Kısaca her ikisinin kaynağı da ilahi.
İlahi olan formu değiştirmek
hakkını kul (abd) olana kim veriyor. “Abd” kelimesinin bir anlamı da köledir.
Köle efendisinin söylediğinin dışına çıkamaz. Kul da öyle, Rabbinin çizdiği
hududun dışına çıkamaz, haddini bilir. Haddini bilmeyen kul olamaz zaten.
Peki, o zaman dinde re-form
denilen düşünce nasıl ağızlara pelesenk edilebiliyor. Bu, aydınımızın her zaman
yaptığı gibi Avrupa’dan alınan kavramların yerli yersiz kullanılmasından
kaynaklanıyor. Hıristiyanlık için reform söz konusu olabilir. Çünkü Hıristiyanlık
muharref(bozulmuş) bir din. İlahi tarafı kalmayan bir dinde form da kalmamıştır
zaten. Bu tür dinlerin formu insan ürünüdür. İnsan elinde oluşturulan form
re-form edilebilir. Daha doğrusu bu dinlerin formu insanlar tarafından re-form
edildiği için muharref dinler kategorisine konulmuşlardır.
“İyi bilin ki, halis din yalnız
Allah’ındır.” (Zümer, 3)
Ancak tevbe eden, durumunu
düzelten, Allah'a sarılan ve dinlerini sadece Allah'a ait kılanlar başka...”
(Nisa, 146)
“Baskı ve zulmü ortadan
kaldırıncaya ve dini sadece Allah'a ait kılıncaya dek onlarla savaşın.
Düşmanlığa son verirlerse, elbette Allah yaptıklarınızı görür.” (Enfal, 39)
“De ki, ‘Dini yalnız Allah'a has
kılarak O'na tapmakla emredildim.’”
(Zümer, 11)
“Oysa onlardan, dini sadece Allah'a
ait kılan tektanrıcılar olarak O'na kulluk etmeleri, namazı gözetmeleri ve
zekatı vermeleri istenmişti. İşte dosdoğru din budur.” (Beyyine, 5)
Yukarıdaki ayetlerde dinin form
hakkının Allaha ait olduğu bildiriliyor. Allahu Teâlâ bu konuda asla taviz
vermez. Bu konuda ihmalkâr davranmanın şirke bulaşmak olduğunu biliyoruz.
Allahın koyduğu formu değiştirme (re-form) yetkisini kendinde bulan bir nevi
ilahlık iddiasındadır.
Hepsi için söylenemese bile bir
kısım reformcular ve yeni bir İslam anlayışı için çalışmaktadır. Dinin tamam
edildiğine dair bilgileri olan Müslümanların böyle bir isteği yok. Fıkıhtan ve Şeriat hükümlerinden
arındırılmış, ilahî bir din olmaktan çıkartılıp beşerî bir hümanizma ve
ideoloji haline getirilmiş “Light” bir İslam Müslüman olmayanların talebi.
Böylece İslamın koruyucu zırhı olan cihaddan arındırılmış bir İslam
hedefleniyor. Bir başka tâbirle indirilmiş İslam’ı kaldırıp, onun yerine
uydurulmuş bir İslam koymak istiyorlar. Din tesis etme yetkisi Allaha aittir,
Allahın dininde hiçbir değişiklik, reform, ilave, çıkartma, yapılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder