13 Ocak 2017 Cuma

İLİM FETİŞİZMİ

 

İlim, hayatın istikametini Rabbani hakikat bilgisi olan vahiyle belirlemek ve hayatı vahyin öngördüğü istikamet üzere yaşamaya koyulmaktır.
İslami ilim dallarında uzmanlaşan ve Müslüman topluma faydalı olacak âlimlerin olması kaçınılmazdır. Ancak burada ölçü, ilimle iştigal eden insanların ilmin kaynağı değil taşıyıcısı olduğu gerçeğini unutmamaktır. Dolayısıyla ilimde uzmanlaşan insanlardan faydalanırken, onları hakikatin mutlak temsilcisi olarak görme yanlışına düşmemek ve onların işaret ettiği deliller üzerinde yoğunlaşmak gerekmektedir.
Kur’anda ilk inen ayetler okumaya vurgu yapar.  Kalemle yazmak ve öğrenmek Mekke’de nazil olan ayetlerde Müslüman insanın inşası için gerekli altyapıyı oluşturan argümanlar. Kuran Müslümanları ilme teşvik etti. Tabii ki, Kur'an'ın ilimden kastı bilgi hamalı olmak değil. Âlim olmak ise her şeyi bilmek olarak kabul edilmiyor. Kur'an dilinde ilim, vahye dayalı hakikat öğretisi; âlim ise, zihnini ve kalbini bu öğretiye açarak iman ve amel bütünlüğünde onun tanıklığını yapmaya koyulan kimsedir.
Kuran İslam öncesi Arap toplumunu Cahiliyye olarak isimlendirirken aynı bakış açısıyla olaya yaklaşmıştır. Kur'an'da, Kitab'ın bilgisine sahip olup da onunla amel etmeyen kimseler için kullandığı "kitap yüklü eşek" nitelemesi (Cuma, 5), İslam açısından, kitabın gereğinin yerine getirilmesi zorunluluğunun çok çarpıcı bir ifadesi.
Kısacası ilk müslümanların hayatında "bilmek" hayatlarında bir şeyleri değiştirmek için bir vesiledir. İbnu Abbasın “biz Kurandan on ayet okur onu hayatımıza tatbik eder, sonra on ayet daha okurduk” sözü bu anlayışın nasıl içselleştirildiğini göstermesi bakımından önemlidir.  
Kur'anî bağlamda, ilim Allahı tanımak ve insan hayatını iyiye yöneltmek bağlamından koparılıp veri depolama unsuru haline getirildiğinde sahibini kibirli yapmakta, bir büyüklenme aracına dönüşebilmektedir.
İlmin entelektüel bir tarafı vardır. Kendisini görünür yapar. Ancak bilgi üzerinden kendini pazarlamak,  bilgiyi başkaları üzerinde bir silah olarak, bir üstünlük ve hatta giderek bir hegemonya aracı olarak kullanma eğilimini beraberinde getirmektedir. Günümüzde medya üzerinden kitlelere seslenme imkânına sahip olan bazı kişilerin, ne yazık ki dinleyenleri üzerinde bu tür bir etki bıraktıklarını düşünmekteyim.
Bilgi sahibi olan ve bunu da her fırsatta insanlara hissettiren ve fakat bilgisiyle ve hatta zaman zaman söylemiyle istikameti arasında ciddi farklılıklar görülen kimselerin ilmin gayesinin değişmesi algısında katkıları bulunmaktadır. İlmin istikamet belirlemek için bir araç olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır.  
İlim malumat yığını olmaktan çıkarılıp hayat rotasını belirleyen bir argüman olmuyorsa vahyin değer ölçüsünde bunların kıymeti yok. Yunus Emre’nin ilim konusuna yaklaşımı bu ölçüler içerisinde değerlendirilebilir.
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

İlmi bir tahakküm vasıtası olarak bize karşı kullanan entel kimselere karşı durabilmek için Kur'anî donanıma sahip olmamız gerekir. Ancak böylece birilerinin bilgi fetişizmi yoluyla bizim idrakimiz üzerinde iktidar kurmaya kalkışmasına engel olabiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder