13 Ocak 2017 Cuma

EŞYANIN TABİATI

 

Eşyanın tabiatı nedir? Eşyanın tabiatı, yaratılış/fıtrat kanununa uymaktadır. Bunun üzerinde biraz duralım. Fıtrat insanın yaratılış kodlarıdır. Akıl buna ulaşmak için bir araç. İnsan aklının sınırlılığı yapısaldır ki, insanın duyma, görme, tatma gibi algılama kapasitelerinin üst ve alt sınırları vardır. İnsan aklının başka bir sınırlılığı çevreseldir ki, o da insanın dil, bilgi, kültür gibi öncül birikimi açısından kendi tarihselliği ile sınırlı olduğu haldir.
‘Fıtrat’ kavramı Kur’an’ın, özelikle doğal yapı/doğal eğilim/yaratılış ile ilgili önemli bir kavramıdır, diyor Hüseyin K. Ece
Cahit Sıtkı, “Otuz Beş Yaş Şiiri”nde şöyle diyor:
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Taşın sertliği, suyun boğması, ateşin yakması… Tabiatlarının gereği. Ancak mucize dediğimiz şey tabiatın/fıtratın değişmesi. Musa (as) ın Kızıl Denizde boğulmaması, ateşin İbrahim (as)ı yakmaması gibi.
İnsanın aslının toprak oluşu hakikatini ve tabiatını anlamak bakımından bize ipuçları verebilir. Toprak buğday için ne ise insan için de odur.
***
Aslımız topraktan olduğu için toprağa vatan diyoruz. Vatan kelimesi hamaset değil; aidiyettir. Toprağa alınıp satılır muamelesi yapmak, arsa olarak görmek fiyat biçmek insanın kendi aslına ihanetidir. Şöyle demiştim: “İnsan unutan bir varlıktır, bazen insanlığını bile unutur.” Bu unutkanlık aslımızı unutmak yanında eşyanın tabiatını da unutmak demek. Unutmak ve hatırlamak bir birinin zıddı olan kelimeler. Unutan hatırlayabilir de. Hatırlamak yani tezekkür. Bu kelimenin ‘zikir’le aynı kökten olduğunu söyleyelim.
***
Allahı(cc) zikretmenin kuru kelime tekrarı olmayıp onu hatırlamak olduğunu, hatta hatırdan hiç çıkarmamak olduğunu Cibril hadisindeki “Çünkü her ne kadar sen Onu görmüyorsan da O seni muhakkak ki görüyor,” cümlesinden çıkarabiliriz. Zikir ehli olmak bir nevi hatırları yâdetmektir. Hatıraları yâdetmek irtibatı ve ilişkileri sıkı tutar. Rıbat, irtibat ve rabıta… Bunlar bizim kültürümüzün mefhumları. Ne demişti Cemil Meriç; "Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır."
***
İnsanda yaratılan olduğuna göre kendisine “şey” denilmekte bir mahzur yok. Öyleyse eşyanın tabiatı varsa insanın da tabiatı var. Ebu Bekir el-Verrâk’a göre Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrattan maksat fakirlik ve ihtiyaçtır. İnsan doğduğu andan ölünceye kadar geçinmek, ayakta kalmak veya yaşamak için bazı şeylere fakir ve muhtaçtır değil midir? Bu da onun fıtratından (doğal yapısından) gelen bir şeydir. (el-Kurtubî, Camiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, 2411)
İhtiyaç sahibi olmak müstağni kelimesinin zıddı. Müstağni Allahu Teâlâ’nın sıfatlarından. İnsan ihtiyaç sahibi olduğunu, fakir olduğunu kabul edince kulluğunu kavramış oluyor.
Aklı olan ve hayatı doğru anlamlandırmaya çalışan kişi, sığ ya da derinlemesine insanı ve evreni tanımak, ilk faili bulmak veya varlığın amacını ve yaratılış hikmetini bilmek; yani hak ve hakikate ulaşmak ister. Tutarlılık açısından insanın bulacağı doğru, kendi doğrusu kadar, insan doğasının ve evrenin de doğrusu olmak durumundadır.  
Evrensel doğruyu ve doğruyla uyumu ifade etmek için "fıtrata ve eşyanın tabiatına uygun" olmaktan bahsedilir. Evrenin ve insanın tesadüfen veya kendiliğinden yaratılması muhaldir. Yoktan var eden bir yaratıcı tasavvuru veya inancı dışında; evrenin var oluşunu ruhçu, maddeci, benmerkezci ya da bilinemezci yaklaşımlarla yani yaratılmışların bilgi formuyla açıklamaya çalışan ve ideolojiler ve felsefi akımlar her zaman mevcut olmuş. O halde bir yaratıcıdan bahsedeceksek, Müslüman olarak Allah'ı gereği gibi tanımalıyız ve Allah'la birlikte başka ilahlar edinmemeliyiz.
Eşyanın tabiatına aykırılık, fıtrata uygun davranmamak eşyayı, canlıları ve insan denen varlığı kendi yaratılış kanunlarından kopartıp madde ile ilişkilendirmek demektir ki, bu "hak" ile yaratılanı bozmaya çalışan büyük bir zulümdür.
Fıtrat “yaratılış amacına uygun olmak" olarak tarif edilebilir. Eşyanın tabiatı da budur. İnsan hak ve hakikati arama serüveninde diğer bağlantıları izale edip hakkı hedef gözeterek yürüyebiliyorsa fıtrat üzeredir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder