13 Ocak 2017 Cuma

HAZRETİ İNSAN


İnsan, Allah’ın en nadide, en değerli eseridir. Bir eseri önemsemeyen o eserin sanatkârını da önemsemez. Dücane Cündioğlu “Hazreti İnsan” tamlamasını kullanıyor. Kullandığım başlık ona ait.
Her insan doğuşta melek gibi tertemiz yaratılmıştır. İnsan, “eşref-i mahlûkat” yani yaratılmışların en şereflisi. Bu yüzden ihtirama layık, hürmete layık… Ne devlet, ne kamu, ne bir kurum, ne mescid, ne de dünya ve içindekiler, hiçbir şey insandan daha değerli değil. Peki insanın değeri ne kadar? İnsanın değeri nedir? sorusuna Hz Mevlana'nın verdiği cevap kısa ama çok derindir: Aradığı Şeydir. Yunus Emre ise bunu bir dörtlükte dile getirmiş:
Elif okuduk ötürü
Pazar eyledik götürü
Yaratılanı hoş gör
Yaratandan ötürü
Bütün bunlar “araç” yani “aracı” insan ise “amaç”tır. İnsanın iki cihanda da mutlu edilmesidir gaye. Bütün âlemin yaratılış sebebi ise insan. Yüce Allah'ın kâinattaki en büyük sanat eseri, "İnsan"dır. Yüce Yaratan'a saygı duymanın yolu "O"nun en büyük, en değerli eseri, en büyük sanat harikası olan "İnsan"a değer vermek, saygı duymak ve onu korumaktan geçer.
Hiçbir sanatçı eserlerinin hırpalanmasını, tahrip edilmesini ve kirletilmesini istemez. Bir şekilde olumsuzluklara bulaşmış insanları o olumsuzluklardan kurtarmak bu yüzden Allah katında değerli. Zira Allah’ın en değerli sanat eseri insan.
Gönül Çalab'ın tahtı
Çalap gönüle baktı
İki cihan bedbahtı
Kim gönül yıkar ise
Diyor Yunus Emre. Bu yüzden gönül yıkmak Kabe’yi yıkmaktan daha şedid görülmüştür. “Topraktan yaratılmış olan bedenimiz, aşk sâyesinde göklere yükseldi, ulvîlik kazandı.” diyor Mevlana.
İnsanın bedeni, turâbîdir; yani toprağa mensuptur. Bu vasfı itibariyle diğer mahlûkattan farkı yoktur. Bütün canlılar gibi o da topraktan yaratılmıştır; toprağın bitirdiği gıdalarla beslenir ve sonuç olarak yine toprağa dönüp orada fena bulur. Ayet-i Kerimede, “Ona ruhumdan (kudretimden) üflediğim zaman…” (el-Hicr, 29; es-Sâd, 72) buyrulmaktadır Cenâb-ı Hak, kendisine doğru yücelebilmesi için kuluna birtakım kabiliyetler lütfetmiştir. Nefsi, beşerî zaafları bertaraf ederek kemal yoluna girenler, ilâhî vuslata doğru mesafeler katetmeye başlar. İşte Dücane Cündioğlunun Hazreti İnsan diye isimlendirdiği insan budur. Yani, İnsanı kâmil.
İnsan, Allah'ın yeryüzünde halifesi olan, O'nun bütün isim ve sıfatlarına mazhar olan kişiye denmektedir. O, Allah ile âlem arasındadır. İslam tasavvufunda dile getirilen şu bakış açısı insana bakışımızın özeti olmalı: Âlem önce rûhsuz bir karaltı şeklindeydi, cilasız bir aynaydı. Bu aynayı cilalamak için Allah insanı yarattı. Böylece bu aynanın cilası ve rûhu olmuştur. Âlem bir ayna gibidir, o bu aynanın cilasıdır.

İnsan, bu dünyaya teşrif eden son varlıktır. Ama dünyanın en değerli varlığıdır. Bu yüzden hazreti İnsana karşı çok nazik, çok müşfik, çok hürmetkâr davranmak gerekiyor. Çünkü insana hürmet sahibine hürmet etmektir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder