13 Ocak 2017 Cuma

İNSAN OLMAK

 

İnsan eşref-i mahlûkat; yani yaratılmışların en şereflisi. Bu şeref insanoğluna Allahu Teâlâ tarafından verilmiş. Bu şerefin verilmesi aşağıdaki özellikler dolayısıyladır. İnsanın Allah’ın yeryüzündeki halifesi olması, her şeyin insan için yaratılmış olması, kendisine Allah’ın ruhundan üflenmiş olması, irade sahibi olması, emaneti yüklenmiş olması
Kuranda “emanet” kelimesi, yeryüzünde insana verilen “hilafet” görevi yerine kullanılmıştır. Allahu Teala insanı üstün vasıflarla donatmıştır. Bu vasıfların başında akıl geliyor. Bu özellik sayesinde her bir insan orijinaldir ve tektir.
İnsanın eşrefi mahlûkat olmasını gerekli kılan özellikleri var. Alllahu Teâlâ insanı diğer canlılardan ayıran bazı vasıflarla donatmış. Aklî ve ruhî yönden yükselebilme özelliği sadece insanlara özgü bir özellik. Aklı olmayana mükellefiyet de vermiyor Cenabı Hakk. İnsanoğlu aklı sayesinde;
Doğruyu yanlıştan ayırdetme özelliğine sahiptir ki biz buna ilim diyoruz.
Düşünme özelliğine sahiptir ki bu vasıf ilim içerisinde bir dal olan felsefeyi ortaya koyar.
Geçmişini bilme özelliğine sahiptir ki bununla tarihi oluşturur.
Faydalı ile zararlıyı ayırdetme özelliğine sahiptir ki bu özellik ekonominin oluşmasını sağlamıştır.
Adalet ve zulmü ayırdetme özelliğine sahiptir ki bu özellik sayesinde hukuk meydana gelmiştir.
İyiyi kötüden ayırdetme özelliğine sahip olması ahlak ilmini ortaya çıkarmıştır.
Güzel ile çirkini ayırdetme özelliği sayesinde de sanatı ortaya koyar.
İnsanoğlunun bunların farkında olması insanlık görevini anlaması ve yerine getirmesi anlamını taşımaz. İnsanoğlu kendi iradesi (iradeyi cüziyye) ile bunları seçebilir. Ancak bu seçimlerin sonucunun her zaman hakk olduğu söylenemez.
Hak şarta bağlı olmaksızın her zaman doğru olan şeye denir. Onun için doğrudan yana olmakla haktan yana olmak farklı şeylerdir. Doğrular zaman ve mekânla değişiklik gösterebildiği halde hak yani gerçek hiçbir zaman ve zeminde değişmez. İnsan olmanın en önemli şartı da haktan yana olmaktır.
Allah’ın insanı değerli kılmasının bir boyutu da ona irade vermesi ve bu iradesini kullanması konusunda serbest bırakmasıdır. ''Allah insanı en güzel bir biçimde yarattı, ona hür irade verdi ve insan bu hür iradesiyle bu güzelliğini ya iyi ve güzel işler yaparak kâmil insana dönüştürür ya da kötü ve çirkin işler yaparak canlıların en aşağı mertebesi olan mahlûkata düşürür'' gerçeğini akıldan çıkarmamak gerekir.
Müslüman “iyi insan” demektir. İyi bir insanda bulunması gereken bütün vasıflar onda vardır, olmalıdır. Buna göre Müslüman, elinden, dilinden kimseye asla zarar gelmeyen insandır; kimseyi incitmez, gönlünü kırmaz.

Allah hayatın merkezine insanı aldı ve her şeyi onun için, ona göre yarattı. İnsanın olmadığı yerde kıyamet olacaktır. İyi insanı arıyor ve bulamıyorsak kıyametin ortasındayız demektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder