13 Ocak 2017 Cuma

TEAMÜLLER VE TEMAYÜLLER

 

Bir toplumu kaostan çıkaracak olan entelektüel birikim toplumun münevver kesimin sorumluluk alanı. Yaşadığımız sıkıntıların bir imtihan ve aynı zamanda bir imkân olduğu konusunu kavramış değiliz. Toplumu yönlendirecek âlimlerimizi, mütefekkirlerimizi çoktan kaybettik. Adeta dümeni olmayan bir gemide rota belirlemeye çalışıyoruz.
Üsttekilerin var olma çabası alttakilerin üsttekileri var kılma çabasından daha fazla değil. Var kılmak isteyenler var olmak isteyenlerden daha istekli. Hutbelerimiz ve dualarımız zulme devam diyor. Zulmü simgeleyen abideyi inşa edenlerimiz en çok zulme uğrayanlarımız. Zulmün kalesine taş taşımaktan sırtlarımız mosmor. Zalime karşı durmak teamüldü, zulmün parçası olmak temayüllerimiz başladı.
Eskiden haklıya haklı, haksıza haksız denilirdi. Haktan yana olmak, nâhak olanı kınamak ve ehak olandan yana seçim yapmak erdem kabul edilirdi. Haktan yana olmak, haklının yanında dimdik durmak teamüldü. Güçlüden yana olma temayülü başladı.
Komşu komşunun külüne muhtaçtı. Komşuyu tanımamak temayül değil teamül oldu. Modern yaşam biçimi Komşuluk denen kelimeyi çaldı lügatlerimizden. Bireyselleşen, içine kapanan zombi insanlar caddelerimizde geziyor, mahallemizde dolaşıyor. Selamlaşma teamüllerimiz vardı, selamsız sabahsız dolaşma temayüllerimiz başladı.
Mahalle bakkallarımız vardı. Veresiye defterlerine yazdırarak alış veriş yapardık. Girerken selam verirdik. Gayet beşuş bir yüzle selamımızı alırdılar. Öyle yüzleri meymenetsiz değildi. Çıkarken; “güle güle, yine bekleriz” demek teamüldü. Şimdi kredi kartı kullanma temayüllerimiz başladı.
Kahramanlık, yiğitlik, şecaat, cesaret teamüldü; geçmişte yaşayan bahadırlarla, alperenlerle övünmek temayülü başladı. Hâlbuki geçmişle övünmenin bize kazandıracağı bir şey yok, bizi terakki de ettirmiyor üstelik.
Kendi nefislerimizin kötülüklerini görmek, onu düzeltmeye çalışmak, kâmil insan olma yolunda terakki etmek teamüldü; başkalarının kötülüklerini görmek ve onları düzeltmeye kalkmak temayüllerimiz başladı.
Yetime yoksula yardım etmek, ekmeğimizi bölüşmek teamüllerimiz vardı. Bencillik temayüllerimiz başladı. Hepimiz maddenin kulu olmakla iftihar ediyoruz. “Söylemesi ayıp” diye söze başlardık. Şimdi ayıp olanları söyleme temayüllerimiz başladı.
Yanlışa yanlış, doğruya doğru deme teamüllerimiz vardı. Nerde bir yanlış görsek elimizle, dilimizle düzeltmeye kalkardık. Küçücük menfaatler karşılığında doğruya yanlış, yanlışa doğru deme temayüllerimiz başladı. Hâlbuki kötülüğü gördüğümüz yerde elimizle, dilimizle düzeltme ile memurduk.
İlim ehline hürmet, ilme hürmet teamüllerimiz vardı. Çocuğu mektebe verirken “eti senin kemiği benim” demek bir gelenek halini almıştı. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi, hayvanlara merhamet duygularımız vardı. Her eylemimizi toplumun huzuru adına yapardık, şimdilerde kendimizden başkasını düşünmeme temayüllerimiz başladı.

Teamüldü, örftü, gelenekti, töreydi, adetti, ahlaktı… Velhasıl iyi adına, güzel adına, doğruluk adına ne varsa hepsi birer birer dehlediler bineklerini. Arkalarından su dökmeye bile fırsatımız olmadı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder