Bir toplumu kaostan çıkaracak
olan entelektüel birikim toplumun münevver kesimin sorumluluk alanı.
Yaşadığımız sıkıntıların bir imtihan ve aynı zamanda bir imkân olduğu konusunu
kavramış değiliz. Toplumu yönlendirecek âlimlerimizi, mütefekkirlerimizi çoktan
kaybettik. Adeta dümeni olmayan bir gemide rota belirlemeye çalışıyoruz.
Üsttekilerin var olma çabası
alttakilerin üsttekileri var kılma çabasından daha fazla değil. Var kılmak
isteyenler var olmak isteyenlerden daha istekli. Hutbelerimiz ve dualarımız
zulme devam diyor. Zulmü simgeleyen abideyi inşa edenlerimiz en çok zulme
uğrayanlarımız. Zulmün kalesine taş taşımaktan sırtlarımız mosmor. Zalime karşı
durmak teamüldü, zulmün parçası olmak temayüllerimiz başladı.
Eskiden haklıya haklı, haksıza
haksız denilirdi. Haktan yana olmak, nâhak olanı kınamak ve ehak olandan yana
seçim yapmak erdem kabul edilirdi. Haktan yana olmak, haklının yanında dimdik
durmak teamüldü. Güçlüden yana olma temayülü başladı.
Komşu komşunun külüne muhtaçtı.
Komşuyu tanımamak temayül değil teamül oldu. Modern yaşam biçimi Komşuluk denen
kelimeyi çaldı lügatlerimizden. Bireyselleşen, içine kapanan zombi insanlar
caddelerimizde geziyor, mahallemizde dolaşıyor. Selamlaşma teamüllerimiz vardı,
selamsız sabahsız dolaşma temayüllerimiz başladı.
Mahalle bakkallarımız vardı.
Veresiye defterlerine yazdırarak alış veriş yapardık. Girerken selam verirdik.
Gayet beşuş bir yüzle selamımızı alırdılar. Öyle yüzleri meymenetsiz değildi.
Çıkarken; “güle güle, yine bekleriz” demek teamüldü. Şimdi kredi kartı kullanma
temayüllerimiz başladı.
Kahramanlık, yiğitlik, şecaat,
cesaret teamüldü; geçmişte yaşayan bahadırlarla, alperenlerle övünmek temayülü
başladı. Hâlbuki geçmişle övünmenin bize kazandıracağı bir şey yok, bizi
terakki de ettirmiyor üstelik.
Kendi nefislerimizin
kötülüklerini görmek, onu düzeltmeye çalışmak, kâmil insan olma yolunda terakki
etmek teamüldü; başkalarının kötülüklerini görmek ve onları düzeltmeye kalkmak
temayüllerimiz başladı.
Yetime yoksula yardım etmek,
ekmeğimizi bölüşmek teamüllerimiz vardı. Bencillik temayüllerimiz başladı. Hepimiz
maddenin kulu olmakla iftihar ediyoruz. “Söylemesi ayıp” diye söze başlardık.
Şimdi ayıp olanları söyleme temayüllerimiz başladı.
Yanlışa yanlış, doğruya doğru
deme teamüllerimiz vardı. Nerde bir yanlış görsek elimizle, dilimizle
düzeltmeye kalkardık. Küçücük menfaatler karşılığında doğruya yanlış, yanlışa
doğru deme temayüllerimiz başladı. Hâlbuki kötülüğü gördüğümüz yerde elimizle,
dilimizle düzeltme ile memurduk.
İlim ehline hürmet, ilme hürmet
teamüllerimiz vardı. Çocuğu mektebe verirken “eti senin kemiği benim” demek bir
gelenek halini almıştı. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi, hayvanlara merhamet
duygularımız vardı. Her eylemimizi toplumun huzuru adına yapardık, şimdilerde
kendimizden başkasını düşünmeme temayüllerimiz başladı.
Teamüldü, örftü, gelenekti,
töreydi, adetti, ahlaktı… Velhasıl iyi adına, güzel adına, doğruluk adına ne
varsa hepsi birer birer dehlediler bineklerini. Arkalarından su dökmeye bile
fırsatımız olmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder