13 Ocak 2017 Cuma

TEFEKKÜR VE ÖNYARGI


Ne ağlayalım ne gülelim, sadece anlamaya çalışalım diyor düşünür. İnsanoğlu dışında hiçbir varlığa verilmeyen düşünce hasletidir insanı değerli kılan. Buna rağmen insanoğlunun en az kullandığı hasletlerinden biri düşünme. Düşünmeden kolaycılığa kaçarak ön yargıyla davranma hastalığımız iyileşme bilmeyen bir hastalık. 
Doğu, özelikle Ortadoğu toplumlarında önyargılar, peşin hükümler daha çok tedavüldedir. Halktan entelektüel kesime doğru gidildikçe önyargı yüzdesinin inişe geçen bir grafik çizmesi gerekirken bizde sürekli yükselen bir grafik çizdiği görülür. Gazetecilerimiz, yazarlarımız, siyasilerimiz hemen hemen her konuda peşin hüküm sahibi olduklarından toplumun üst kesimlerinde, fikir ayrılığı makası oldukça açıktır.
“Önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan zordur.” diyor Albert Einstein. Düşünmenin önündeki en büyük engel önyargılardır. Hayatımız boyunca çeşitli önyargılara kapılırız ister istemez. Kimimiz memleketinden dolayı, kimimiz ırkından, kimimiz dini inancından ya da mezhebinden, siyasi görüşünden dolayı, insanlar hakkında sağlam bir bilgiye sahip olmadan, kendi kafamızda bir şablon oluştururuz ve bu kalıba sokarız onları. Zihnimizdeki şablona göre, o insanlarla olan bakışımız şekillenir. Topluluklarda önyargının ya da yüzeysel düşünmenin tedavisi yoktur. Aslında bizi içten içe kemiren, huzursuz kılan da bu düşünme şeklidir.
Önyargı düşünmeden kolaycılığa kaçmaktır. Düşünmek bir entelektüel fantezisi değil; hakikati arama ameliyesidir. Kişinin hayatını anlamlı kılan, onun hayatla ilgili düşünme biçimidir. İnsanın hayatını, diğer varlıklardan farklı kılan da yine bu düşünme fiilidir. Hakikatin kendisi önemlidir, varoluşun gayesidir. Hakikati anlamak için gösterilen çaba, sarfedilen efor hürmete layıktır. Kuranı Kerimde sık sık hatırlatılan akletme, tefekkür, tefekkuh, tezekkür, tedebbür kelimeleri düşünmenin çeşitli boyutlarını bize hatırlatmakta. Düşünme hem ulvi hem de insani bir haslet.
Bizim, toplum olarak kayıplarımız arasında olan düşünce zenginliği ve düşünce derinliğidir. Düşünmeyi melankoliye eşitleyen bir zihnin ürettiği şu cümle bizi anlatmaya yeter: “Karadenizde gemilerin mi battı.” Bu cümle düşünmemiz için maddi bir kaybın olması gerektiğine dair bir anlayışı iltizam ediyor. Düşünce eylemi maddi kayıp için değil; manevi kazanç için yapılır.
Okumak bir düşünce faaliyetidir. Okumayan bir toplum olduğumuzu söylerken aynı zamanda düşünmeyen bir toplum olduğumuzu da söylemek istiyoruz. Günübirlik yaşamak, güncelin dayatmalarına açık hale gelmek düşünmenin önündeki en büyük engel. Bilim ve sanat, edebiyat ve felsefe, fıkıh ve filoloji, kısaca bilgi olarak nitelendirebileceğimiz her şey aklın, dolayısıyla düşünmenin ürünü.

Düşünce, dış dünyanın insan zihnine yansımasıdır. Düşünme aklı değerli kılan bir faaliyettir. "Düşünüyorsam, o halde varım." diyor Descartes. "Düşünüyorsam, varım" diyen filozof, aslında düşünemiyorsam, insan olarak yokum, demek istiyor. Düşünce hayatın ruhudur. Ruhsuz bir canlının yaşaması nasıl imkânsız ise, düşünceden yoksun bir hayatın varlığı imkânsızdır. Tefekkürü olmayan insan, Kuranın ifadesiyle hayvandan farksızdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder