Biz eskiden kanaat toplumu idik.
Şimdilerde ise kanaat kelimesi uzağımıza düştü. Satın alma fetişizmi. Taksitle
ya… Kredi kartımız da var. Hem de puan veriyorlar. Evdeki televizyonun bir üst
modeli çıkınca hemen mağazada alıyoruz soluğu. Cep telefonunun yeni modelini
aramak için fellik fellik internet sitelerinde dolaşıyoruz.
Hiçbir ilâhi emir insanı mahrum
etmek için değildir. Aksine dünya ve ahiret saadetine erdirmek içindir. Zaten
Allahu Teâlâ dünyayı da ahireti de insan için yaratmış; âlemi insanın hizmetine
vermiştir. İnsanın gıdası, giysisi, barınması, bilumum ihtiyaçları karşılansın
diye âlemi yaratan O’dur. Yarattığı nizamla da, ihtiyaçların her zaman
karşılanır olmasını sağlamıştır.
Rabbimizin insana lütfu da yalnızca
dünya nimetlerinden ibaret değildir. O’nun vaad ettiğinin yanında dünyada
olanların kıymeti pek küçüktür. Fakat küçük büyük her nimet şükredilmeyi,
gönülden bir teşekkürü hak eder.
Kanaatkârlık İslâmî ve ahlakî bir
erdem olup, yüce dinimiz İslâm kanaati ve kanaatkârlığı övmüş; hırs, tamah ve
açgözlülüğü ise yasaklamıştır. Yeryüzünde bütün ızdıraplar, aza kanaat
etmemekten doğar. Kanaat demek,
ihtiyacından fazla kalan kazancını bir yere yığmayıp, İslamiyet’in emrettiği
hayırlı yerlere vermek; fakirlere, kimsesizlere, hastalara; cihad edenlere
yardım etmek demektir.
Modern devirlerde yaşayan insan
ihtiyaçlarının sınırsız olduğuna inandırılmıştır. Daha doğrusu kapitalist
anlayış tarafından ayartılmıştır. Bu sebeple modern dünyada yaşayan insanın
eline ne kadar para geçerse geçsin kendisi için harcayacaktır. “İhtiyaçtan
fazla” diye bir kavram onun lügatında yoktur.
Cenab-ı Mevlâmız: “Allah’ın,
kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar,
dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir.” buyurarak, kanaat
anlayışımızın nasıl olması gerektiğini bildirir. Fakat O, dünyanın temiz ve
helâl nimetlerinden istifade etmemizi buyurduktan sonra, israf etmememizi
emretmiştir. Çünkü israf, haddi aşmak, bir bakıma asi olmaktır.
Belki de modern zamanlarda şöyle
dua etmeliyiz:
Allahım, dijital müsriflikten,
tüketim yarışının bir ferdi olmaktan aklımı muhafaza et.
“Bütün komşularda var bende neden
yok” düşüncesinden kalbimi halas eyle.
Reklamlara inanmaktan ve tüketim
çılgınlığının bir parçası olmaktan beni ve bütün ailemi muhafaza eyle.
Bir canavar edasıyla gözlerini
ceplerimize dikmiş, vitrinleriyle bizi ayartmaya çalışan AVM’lerden bizleri
uzak eyle.
Kredi kartıyla tüketince 'bonus'
biriktirmenin kazanç değil kayıp olduğunun izanına ulaştır. Markanın kariyer
sayıldığı ortamlardan bizleri sen koru.
Para ile saadetin olacağını
düşünen ve sıkıldığında alış veriş yaparak rahatlayan gafillerden bizleri
eyleme.
Sanki yedim diyerek biriktirdiği
paralarla cami inşa edenlerin kanaatine bizleri de ulaştır. Âmin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder