24 Şubat 2017 Cuma

FİRAVUN DAVRANIŞI

“Şüphe yok ki, Firavun yeryüzünde (ülkesinde) büyüklük taslamış ve ora halkını sınıflara ayırmıştı. Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını ise sağ bırakıyordu. Şüphesiz o bozgunculardandı. Biz ise, istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler kılalım. Yeryüzünde onları kudret sahibi kılalım ve onların eliyle Firavun'a, Hâmân'a ve ordularına, çekine geldikleri şeyleri gösterelim. (Kasas, 4–6)
…Ve Firavunlar iyi bildikleri şeyi icra ettiler. Öldürmeyi seçtiler. Çünkü onların bundan başka bildikleri bir şey yok.  Firavun da öyle yapmıştı, erkekleri öldürüp kızları bırakmıştı. Böyle yaparak saltanatının daim olacağını zannetmişti. Bu sebeple hep öldürdü. Ama zannettiği gibi olmadı. Biz bulunduğumuz konumdan bunu çok iyi görüyoruz. Firavunlar ise görmemekte ve anlamamakta direndiler. Anlamadığı anlamak istemediği, bilmediği, bilmek istemediği o sonla karşılaştı. Kendi eliyle yetiştirdiği, büyüttüğü Musa onun saltanatına da zulmüne de son verdi.
Firavun ve yandaşlarının onca tecrübeye rağmen bildikleri tek şeyden vazgeçemediklerini tekrar gördük. Adeviyye’de hortlayan Firavun ve yandaş dünya yine öldürdü, bilmek istemedikleri o sonu unutarak. Binlerce şehit ve yaralı. Kadın çocuk demeden öldürdüler. Halkının üzerine ölüm kusan bir ordu. Bir batılı yazar şöyle demişti: “İslam ülkeleri kendi ordularının işgali altındadır. Mısırda bu söz doğrulandı. Adeviyyede olanlar, onursuzca yaşamaktansa onurluca ölmeyi tercih ettiler.
Hz. Ömer: “Dicle kenarında kaparsa bir kurt koyunu/ Gelir de adli ilahi Ömerden sorar onu” diyerek müslümanın örnek davranışını gösterdi. Bizim Mısırla ne ilgimiz var diyenlere söylenecek söz, nerede insan varsa ve zulme uğramışsa orada müslüman olmalı'dır.
Maalesef tavrımızı haktan yana değil de güçlüden yana koyuyoruz. Alkış tutuyoruz zalimlere. Zulme rıza gösteriyoruz çoğu zaman. Mazlumların yanında yer almaya cesaret edemiyoruz. Prensiplerimiz yok, duruşumuz yok. Flu bir resim çiziyoruz. Hayatımızın anlamı olacak temel mesnetten, istinatgâhtan yoksunuz.
Batı'nın mısırda verdiği sınav çok kötüdür. Müslüman karşıtı olmak için darbeyi desteklemek, militarist görüntü vermek umurlarında bile değil. Biz batının bu ikiyüzlülüğünü her zaman gördük. Artık şunu iyice anladık ki bunların insanlığa kandan gözyaşından başka verecek hiçbir şeyleri yok. Adaletmiş, özgürlükmüş, demokrasiymiş hepsi palavra. Tavırlarını zalimden, hırsızdan, gaddardan, hainden, zorbadan, Tirandan, Nemruttan, Şeytandan yana koyuyorlar.
Tekrar Musa kıssasına dönecek olursak, Firavunlar Musa’larını kendileri yetiştirirler demiştik. Bugünkü Firavun ve yandaşları da öyle yapıyorlar.
Firavun ve yandaşları anlamak istemese de bu böyledir. Bunu anladıklarında çok geç olacağını bilmelidirler. Tıpkı Firavun anladığında geç olduğu gibi.
‘’İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, "İsrailoğulları'nın iman ettiğinden başka, hiçbir ilah olmadığına inandım. Ben de Müslümanlardanım" dedi. Şimdi mi? Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun.’’ (Yunus, 90–91)

‘’Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver, çünkü onlar elem dolu azabı görünceye kadar iman etmezler." (Yunus, 88)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder