24 Şubat 2017 Cuma

KÜLTÜREL İSLAM

Din ile kültür arasında bariz bir şekilde farklılıklar vardır. İslam, Allah tarafından gönderilmiş bir dinin adıdır. İslam kültüründen söz edilebilir mi? Dinin kuralları hayatımızın her anını kuşatması böyle isimlendirilebilir mi? Bu sorulara cevap verdiğimiz zaman konuyu kavramış oluruz.
 Müslümanlığın her ülkede birbirinden farklı pratiklerle hayata geçirilmiş olduğu gerçeğinin de göz ardı edilmemesi gerekir. Doğrudur. İslâm’ın gerek mezhep farklılıkları gerekse örfi uygulamalar neticesinde farklılıklar var. Meselâ, İran’daki uygulanmayla Tunus’daki ya da Türkiye’deki uygulama arasında benzerlikler bulunmayabilir. Kültür kelimesinin muhtevası İslam’ın bir kültür olmadığı sonucuna götürür bizi. Ancak İslam medeniyet üreten bir dindir, bunu unutmamak gerekir. Kültürler daha çok millî, medeniyetler evrenseldir. İslam bir medeniyet dinidir.
Aslında insanlar örflerini kültür kategorisinde değerlendirerek bunu İslam’la aynileştirmeye kalkıyorlar. Örfün İslam hukukundaki sıralaması göz önünde bulundurulursa örflerimizi İslam gibi görmenin yanlışlığını da anlamış oluruz.
Evimiz İslam’a uygun değil, ama müslümanız,
Giyinişimiz İslam’a uygun değil, ama müslümanız,
Kazancımız İslam’a uygun değil, ama müslümanız,
Alış verişimiz İslam’a uygun değil, ama müslümanız,
Akitlerimiz, düğünlerimiz, caddelerimiz...
Sohbetlerimiz, fikirlerimiz...

En sonunda bütün evrelerinin İslam’a uygun olmadığı bir hayat yaşıyor ve niyetimizin halis olmasından dem vuruyoruz. İslam kendi pratiğinin yaşanmasıyla kendini var olmuş kabul ediyor. “Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır. Ahiret gününde de azabın en şiddetlisine onlar uğratılırlar. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Bakara, 85)

Niyet İslam’da çok önemlidir. Sabahtan akşama kadar aç duran insanla, oruç tutan insanın arasındaki farkı belirleyen niyettir. Bir fiili ibadete çeviren niyettir elbette. “Ameller niyetlere göredir.”
Ancak İslam dışı bir hayatı niyetle açıklayamayız. İbadet yapmayacaksınız, niyetim halis diyeceksiniz, günah işleyeceksiniz, niyetim halis diyeceksiniz. Buradaki niyet bir niyetsizliğin dışa vurumu.
Farzın yerine getirilmesi mecburidir; yapmaya niyet etmek değil.
İslam’ın, batıdaki Hıristiyan anlayışında olduğu gibi bir kültür olarak, bir aksesuar olarak benimsenmesi gitgide yaygınlaşıyor. İslam bir yaşam modelinin adıdır; niyetlerin değil. İslam bir hayat dinidir, vicdan dini değil.
Kültürel İslam derken kastettiğimiz; halkın çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu toplumlarda doğmuş ve yetişmiş olan insanların, kişiliklerini oluşturan unsurlarda, kültürel anlamda müslümanlığa ait izler taşıması ve İslam’ın hiçbir gereğini yerine getirmediği halde kendisini dört dörtlük Müslüman olarak görmesidir.
Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.” (Ali İmran, 102)
Son olarak şunu söyleyelim:

Cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder