Müslümanlar, görkemli başarılar
ve insanlık adına dopdolu parlak geçmişlerinde, ortaya koyduğu eserlerle
insanlığa ışık saçmış, dünya tarihine yön vermiş bir dönem geçirmiştir. İslam
medeniyetinden örnekler gösterme konusunda hiçbir zaman sıkıntı çekilmemiştir.
İslam medeniyetinin yetiştirdiği bilginleri, düşünürleri saymaya kalktığımızda
elimize oldukça geniş bir müktesebat çıkar.
“İslam medeniyeti" dediğimiz
entelektüel kültürün insanlık adına güzellik için gerekli olan yapıtaşlarını
ortaya koymuşlardır. Bu bakımdan, İslam’ın altın çağının yıldızlarını
birbirinden ayırmak ya da birini diğerine üstün tutmak son derece zorlayıcı bir
çaba gerektirir. Ancak kronolojik olarak belli dönemleri mercek altına almanın
bir dönemi diğerinden üstün tutmak amacı taşımadığını söylemek gerekir.
İslam medeniyetinin dünya
tarihine yön verdiği uzun dönemde göz kamaştırıcı örnekler bulmakta hiçbir
araştırmacı zorlanmaz. Biz biraz Osmanlı dönemine fokus yapalım. Osmanlı
padişahlarının 33’ü şair. Kaç Osmanlı padişahı var derseniz 36. Başka bir
söyleyişle padişahların %92’si şair. Devlet adamlarının birçoğu da sanatta
mahir.
Esnafın, zanaatkârların durumu da
farklı değil. İstanbul’da mezarlıkları ziyaret etmemiz bile bize bu konuda
oldukça geniş bilgi verir. Medeniyet bütün kurumlarıyla var olan bir bütün.
Onun altını doldurmak öyle kolay değil. Sadece bir alanda değil; hem maddi hem
manevi sahada zirve insanlar bulabiliriz.
Taşa ruh veren mimarlar kadar
insanların ruhlarını şekillendiren gönül erleri de bu medeniyetin yapı taşları.
Mücellitler, nakkaşlar, mestciler, müzehhipler, hattatlar, dülgerler, zergeran,
simkeşhan, kaş-i geran, hakkaklar, şimşirgeran, siperduzan her biri bir sanat
dalının erbabı.
Neyzenler, udiler, sedefkârlar, bestekârlar…
Vakıflar, imarethaneler, Bimarhaneler, tabhaneler, zaviyeler…
Kuş sarayları, hanlar, hamamlar,
köprüler, kervansaraylar…
Hepsi bir medeniyeti oluşturan
unsurlar. Bütün bunlar insan yetiştirmek için, insan-ı kamil yetiştirmek için
bir vesile. Gerçekten insan yetiştirmenin, insanlığa hizmet etmenin, faydalı
olmanın çalışması. Bu yüzden onların susması tefekkür, bakışı ibret, konuşması
hikmet…
Dün başlar seferber, eller seferber;
Kurşun eritildi, mermer çekildi.
Bunlar, bu kubbeler, bu minareler
Akçayla olacak işler değildi.
Mihraplar, kemerler, kubbeler yapmış,
Sultanı, çerisi, piri, veziri,
Nesilden nesile götürsün diye
Kanatlar üstünde şanlı TEKBİRİ.
Nice başbuğların açtığı yerde:
Biri yardan geçmiş, öteki serden,
Yolcular gidiyor yarına doğru,
Kafile kafile bu köprülerden.
Çiniler çiniler taze çiniler:
Boyası göz nuru, fırçası kirpik...
Ey sanat ' Kuruyan dallarımıza
Bir yeşil yaprak ver ' demeye geldik.
Biri hattın; biri mermerin, tuncun,
Kurşunun sırrını aramış bulmuş;
Yesari elinde 'Lafza-i Celal'
Sinan'da kubbeyle minare olmuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder