Bir toplumun kavramlarını
alırsanız o toplumun hafızasını, birikimini bir anda sıfırlarsınız. Toplumların
arşivi kavramlarla sağlanır. Toplum hafızası böyle oluşur. Şöyle de diyebiliriz
toplumlar kavramlarıyla varlıklarını sürdürür. Kavramların içi boşalınca toplum
birbirini anlamayan sağırlar ve dilsizler gibi davranırlar. Kör dövüşü
dediğimiz durum işte budur. Toplumumuzun haleti ruhiyesinin son fotoğrafını
yukarıda anlattığımız durum yansıtır.
Eskiden münevver dediğimiz, günümüzde
aydın veya entelektüel olarak vasıflanan insanları maalesef son yüzyıllarda
yetiştiremedik. Toplumu yönlendirecek ve yönetecek, geleceğe dair projeksiyon
yapacak akil insanlar bulunmuyor toplumumuzda. Bunun sebebi kavramlarımızın
içinin boşaltılması, kamusumuzun olmayışı.
İnsanlar kelimeler ile düşünür,
kelimesi olmayan bir duygu, bir düşünce, bir anlam asla başkalarına
aktarılamaz. Ağrı, acı, sızı, elem dediğinizde her biri değişik duygulara
karşılık gelir. Bunlardan herhangi bir kelimeyi diğerlerinin yerine
kullanırsanız kendinizi ifade etmeniz güçleşir.
Medeniyetler kelimelerle kurulur,
kültürler kelimelerle aktarılır. Sığ dillerin medeniyet meydana getirdiği
görülmemiştir. Bu sebeple "kamus, namustur" sözü kabul görmüştür. Kelimesiz
kelam olmayacağı gibi kelamsız medeniyette olmaz.
Bu girişten sonra şehirle ilgili
kısa bir sözlük turu yapmak istiyorum. Şehir kelimesi Arapçada 'medine'
kelimesiyle ifade edilir. Karye, belde kelimeleri varsa da Medine kelimesi
yaygın kullanımıyla ve müştaklarıyla(türev) daha dikkat çekicidir. Şehir
kelimesinin İngilizce karşılığı: city. Citizen, aynı kökten ve yurttaş
manasına... Türkçede kullanılan 'site' kelimesi de aynı kökten. Civil kelimesi
de city kelimesinden bozulma ve nazik, kibar, terbiyeli gibi manalara geliyor.
Civilisation uygarlık demek...
Uygar kelimesi Uygurdan geliyor.
Medeniyet kelimesinin karşılığı olarak kullanılıyor zaman zaman. Medine
kelimesinden türeyen 'medeni' kelimesi city den türeyen civilisation
kelimesiyle benzerlik gösteriyor. Bir de şehir kelimesi karşılığı olarak
kullanılan kent kelimesi var ki onu city karşılığı olarak almak lazım.
Şehir kelimesi Arapça ve
İngilizcedeki türevlerinden anlaşıldığı üzere bir nezakete, uygarlığa,
medeniyete kapı aralayan birim olarak görülüyor. Kısaca şehirli insan demek
medeni insan demek. Toplumsal kuralalrın olduğu mekanın adı şehir.
Burada İslamın Medinesiyle
Batının kent(city) ini ayıran çok önemli bir fark var. İslam şehrinin
merkezinde mescid vardır ve orada herkes bulunur. Ashabın en yoksulu olan
ashabı suffa mescidde konaklar. Kent(city)lerin merkezinde meydan vardır.
Meydanlar aristokratların mekânıdır, yoksulların mekânı ise varoşlardır.
İslamın ileri dönemlerinde
varolan tekke, vakıf gibi unsurlar da şehrin asli unsurlarındandır ve kapısı herkese
açıktır. Citylerde yoksulların yeri köprü altlarıdır, sokaklardır. İslam
cemiyetçi bir din olması dolayısıyla toplumun bütün kesimlerini kucaklar, batı
anlayışı ferdiyetçidir, toplumu katmanlara ayırır ve her birini ayrı mekanlarda
tutar.
İslam toplumu bir akit
toplumudur. Toplumun temeli olan aile bir akitle (nikah) kurulur. Alışveriş
akitle yapılır. Şehremini akitle seçilir. Dinin kendisi bir akittir. Elestü
bezminde verilen söze sadık kalınır.
Yaşadığımız şehre bir de bu
açıdan bakarak değerlendirirsek nasıl bir sonuca ulaşırız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder