Vakar insanlığın ve insanın
namusudur. Bu gün artık kullanılmayan vakar kelimesinin yerine duruş kelimesi
kullanılıyor. Yavan ve cılız bir kelime duruş. Vakar ise anlamına yaraşır bir
şekilde vakur bir kelime.
Vakar Müslümanın şiarıdır.
Yüzsüzlüğün ve şımarıklığın zıddıdır. Vakar insanı hem bayağılık ve
hafifmeşreplikten hem de gurur ve kibirden koruyan bir meziyettir. İnsanlık
itibarının korunması olarak gücünü ilim ve hilimden alır.
Şahsiyet sahibi olan herkes vakur
olmalıdır. Vakar şahsiyetin mahfazasıdır. Âlim vakur olmalıdır; leş kokusu
almış yırtıcı gibi menfaatinin peşinden giderek Belamlaşamaz. Devlet ricali
vakur olmalıdır; makamını hiçbir şeye değişmez. Amir vakur olmalıdır; adaletten
ayrılmayarak, telkinlere aldırmayarak vakarını göstermelidir. Yazar vakur
olmalıdır; kalemin de vakarı vardır ve onu korumak gerekir.
Vakar imanın tezahürüdür. Kapadokya’yı
gezerken mümin olmanın vakarını taşıyan o insanlara gıpta ettim. İnancını
yaşayabilmek için yeraltına, mağaralara sığınan o güzel atlar ülkesinin
insanlarını düşünürken Kuranı Kerimde zikredilen Ashab-ı Uhdud kıssasını bir
kez daha hatırladım.
Pembe İncili Kaftanı okurken bir
devlet adamının takınması gereken tavrı gördüm. Vakarın insana ne kadar yakışan
bir şey olduğunu, müminin ayrılmaz parçası olduğunu anladım. Vakar asla dik
başlı olmak değildir. İnsanlara tepeden bakmak hiç değildir.
Vakar, insanda, idrakin
derinliği, irfanın varlığıdır. Kendine hasret kaldığımız bir haslet. Bu gün
vakarını taşıyan güzel insanların hikâyelerini dinlerken insan olmanın
heyecanıyla titriyoruz.
Terazinin bir kefesinde
vakarımız, diğer kefesine dünya konulsa mümin vakarı tercih edecektir. İdam
için darağacına getirilen Hubeyb(ra)in iki rekât namazıdır vakar. Ve vakar
Zeyd(ra)in: “Allahu Telaya yemin olsun ki kendim ailemin yanında olmak
karşılığında Rasulullahın(sav) ayağına diken batmasına razı olmam.”
demesidir.
İmanın derinliği dikkate
alındığında, imanın hakikatlerinin idrak edilmesi, hakikatin karşısında
hazırolda durmak, hürmetle beklemektir. Kısaca vakar; yalpalamadan, eğilmeden,
bükülmeden hakkın yanında olmak hakkı tutup kaldırmaktır. İskilipli Atıf Hoca
gibi savunmadan kaçınıp darağacını tercih edebilmektir.
İnsan değerli bir varlıktır. Vakar,
insanın sahip olduğu kıymeti hakkıyla muhafaza etmesidir. Değerine sahip
çıkmasıdır. Sahip olunan şahsiyetin taşıdığı kıymet, azaltılmadan ve
artırılmadan muhafaza edilmelidir. Eğer artırılırsa bu kibir, azaltılırsa
tezellül olur.
Müslüman, ciddiyet ve vakar
sahibidir. İnsan şahsiyetini zedeleyecek hafifliklerden sakınır. Müslüman
kimliğini daima ön plana çıkarır. Buna bilinç hali diyoruz; müslümanlığının
bilincinde olma. Müslümanda olması gereken bütün güzel sıfatlar en kâmil manada
Rasulullah(sav)ın şahsında toplanmıştır. Bu konuda rolmodelimiz Peygamberimiz
(sav)dir. Onu iyi tanımak ve ahlakıyla ahlaklanmak. İşte bütün mesele...
Müslümanların ciddiyet ve vakarı
Kuranı Kerimde şöyle belirtilir: "Onlar boş sözlerle karşılaştıklarında
vakar ile oradan geçip giderler." (Furkan: 72)
"Onlar boş ve yararsız
şeylerden yüz çevirirler." (Müminûn: 3)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder