1 Mart 2017 Çarşamba

VAKAR

Vakar insanlığın ve insanın namusudur. Bu gün artık kullanılmayan vakar kelimesinin yerine duruş kelimesi kullanılıyor. Yavan ve cılız bir kelime duruş. Vakar ise anlamına yaraşır bir şekilde vakur bir kelime.
Vakar Müslümanın şiarıdır. Yüzsüzlüğün ve şımarıklığın zıddıdır. Vakar insanı hem bayağılık ve hafifmeşreplikten hem de gurur ve kibirden koruyan bir meziyettir. İnsanlık itibarının korunması olarak gücünü ilim ve hilimden alır.
Şahsiyet sahibi olan herkes vakur olmalıdır. Vakar şahsiyetin mahfazasıdır. Âlim vakur olmalıdır; leş kokusu almış yırtıcı gibi menfaatinin peşinden giderek Belamlaşamaz. Devlet ricali vakur olmalıdır; makamını hiçbir şeye değişmez. Amir vakur olmalıdır; adaletten ayrılmayarak, telkinlere aldırmayarak vakarını göstermelidir. Yazar vakur olmalıdır; kalemin de vakarı vardır ve onu korumak gerekir.
Vakar imanın tezahürüdür. Kapadokya’yı gezerken mümin olmanın vakarını taşıyan o insanlara gıpta ettim. İnancını yaşayabilmek için yeraltına, mağaralara sığınan o güzel atlar ülkesinin insanlarını düşünürken Kuranı Kerimde zikredilen Ashab-ı Uhdud kıssasını bir kez daha hatırladım.
Pembe İncili Kaftanı okurken bir devlet adamının takınması gereken tavrı gördüm. Vakarın insana ne kadar yakışan bir şey olduğunu, müminin ayrılmaz parçası olduğunu anladım. Vakar asla dik başlı olmak değildir. İnsanlara tepeden bakmak hiç değildir.
Vakar, insanda, idrakin derinliği, irfanın varlığıdır. Kendine hasret kaldığımız bir haslet. Bu gün vakarını taşıyan güzel insanların hikâyelerini dinlerken insan olmanın heyecanıyla titriyoruz.
Terazinin bir kefesinde vakarımız, diğer kefesine dünya konulsa mümin vakarı tercih edecektir. İdam için darağacına getirilen Hubeyb(ra)in iki rekât namazıdır vakar. Ve vakar Zeyd(ra)in: “Allahu Telaya yemin olsun ki kendim ailemin yanında olmak karşılığında Rasulullahın(sav) ayağına diken batmasına razı olmam.” demesidir. 
İmanın derinliği dikkate alındığında, imanın hakikatlerinin idrak edilmesi, hakikatin karşısında hazırolda durmak, hürmetle beklemektir. Kısaca vakar; yalpalamadan, eğilmeden, bükülmeden hakkın yanında olmak hakkı tutup kaldırmaktır. İskilipli Atıf Hoca gibi savunmadan kaçınıp darağacını tercih edebilmektir.
İnsan değerli bir varlıktır. Vakar, insanın sahip olduğu kıymeti hakkıyla muhafaza etmesidir. Değerine sahip çıkmasıdır. Sahip olunan şahsiyetin taşıdığı kıymet, azaltılmadan ve artırılmadan muhafaza edilmelidir. Eğer artırılırsa bu kibir, azaltılırsa tezellül olur.
Müslüman, ciddiyet ve vakar sahibidir. İnsan şahsiyetini zedeleyecek hafifliklerden sakınır. Müslüman kimliğini daima ön plana çıkarır. Buna bilinç hali diyoruz; müslümanlığının bilincinde olma. Müslümanda olması gereken bütün güzel sıfatlar en kâmil manada Rasulullah(sav)ın şahsında toplanmıştır. Bu konuda rolmodelimiz Peygamberimiz (sav)dir. Onu iyi tanımak ve ahlakıyla ahlaklanmak.  İşte bütün mesele...
Müslümanların ciddiyet ve vakarı Kuranı Kerimde şöyle belirtilir: "Onlar boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile oradan geçip giderler." (Furkan: 72)

"Onlar boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler." (Müminûn: 3)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder