Takiyye, inancının aksini
söylemektir. Buna Müdara da denir. İnancını, görüşünü, düşüncesini,
grubunu, gittiği yolu saklamak demektir. Bir kısım insanların
geliştirdikleri takiyye kültürü o derece iğrenç bir halde kullanılıyor ki
şaşırmamak elde değil. Bu uğurda inanç, ahlak, namus, onur gibi kavramların hiç
mi hiçbir anlamı yok. İnsan özü sözü bir olmakla erdemli bir davranış
sergilemiş olur. Ancak takiyye yapanlar bu erdemden uzak olduklarını
göremiyorlar. Kaypak bir hayat tarzını amaca ulaşmak için meşru gösterme
çabası, artık bunu uygulayanları, o yaşadıkları çirkin hayatın birer müntesibi
haline getirmekten başka bir işe yaramıyor.
İnsanlar bir süre büründükleri
ikircikli davranışları daha sonra karekter haline getiriyorlar ki bunu
gözlemlediğimiz bir çok yapı din adına ortaya çıkmıştır. Böyle seviyesiz,
kaypak, dürüstlük ve doğruluk hassasiyetinden uzak gayri ahlaki her hayat şekli
artık bu insanların inancının bir parçası olmuş ve aslında bu insanlar artık bu
tür davranışların toplamı olan bir hayat yaşıyorlar. Doğruluğun, dürüstlüğün
ana mihver olduğu bir hayata sahip değiller.
Neyi yaşıyorsan ondan başkası
olamazsın. “Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” buyrulmaktadır. (bk.
Aliyyülkârî, Mirkâtü’l-mefâtîh 1/332, 7/375, 8/431) Yalanı meşru görüyorsan sen
bir yalancısın. Ahlaki seviyesizliği meşru görüyorsan sen ahlaki zaaf sahibi
bir hiçsin. Namussuzluğu meşru görüyorsan sen bir namus mefhumundan yoksun
kişisin. Hırsızlığı meşru görüyorsan sen adi bir hırsızsın. Bunun dışında bir
şey değilsin. Nasıl bir hayat yaşıyorsanız siz osunuz.
Korunmak, gizlenmek, saklamak,
ihtiyat tedbiri almak. Güçlü olan kâfirlerin karşısında can, mal, ırz, namus ve
her türlü kutsal değerleri tehlike karşısında olan müslümanların, söz konusu
olumsuz durumdan kendilerini kurtarmak ve zarara uğramamak için imanlarını
gizlemelerini ifaden eden takiyyeyi, Müslümanlara karşı yapmak ise bu sakat
düşünce sahiplerinin başka bir açmazı.
Babası Yasir ile annesi Sümeyye
işkenceyle şehit edilip kendisi de aynı işkenceler altında ölümle karşı karşıya
gelen Ammar İbn Yasir işkenceye dayanamaz, müşriklerin istediği sözleri
tekrarlar ve ölümden kurtulur. Ağlayarak Resulullah'a koşar ve "Ey
Allah'ın Resulu, ben senin hakkında kötü konuşmadan ve ilâhlarını övmeden beni
bırakmadılar" diyerek özür beyan eder. Hz. Peygamber ona "Peki o an
gönlünde neyi hissettin?" diye sorduğunda kalbinin imanla dop dolu
olduğunu bildirince Resulullah, aynı durumla karşılaşması halinde yine böyle
davranmasına izin verir. Ardından Yüce Allah şu ayetle Hz. Peygamber'in bu
iznini onaylar: "Kalbi imanla yatışmış olduğu halde inkâra zorlanan kişi
(kurtulmuştur), fakat kim inandıktan sonra Allah 'ı tanımaz ve küfre kalbini
açarsa, Allah'ın gazabı onların basındadır, onlar için büyük azab vardır. Bu onların,
dünya hayatını ahirete tercih etmelerinden ötürüdür ve Allah inkâr eden bir topluluğu
doğru yola iletmez." (Nahl, 106, 107)
Ammar bin Yasir’in işkenceler
altında hayatını kaybedecek seviyede bir hale gelmesinden sonra canını
kurtarmak için müşriklerin dileklerini yerine getirmesini, kendilerine fetva
kaynağı olarak kabul edenler bu takiyyeyi Müslümanlara karşı yapmak konusunda
uzman.
Nasıl
inanıyorsanız öyle yaşarsınız. Nasıl yaşarsanız öyle inanmışsınızdır. Bu kadar
gerisi uyduruk bir hikaye…
“Yalan, nifak kapılarından biridir.” [İbnu Adiy]
“İman sahibi, her hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez.” [İbnu Ebi şeybe, Bezzar]
“Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür.” [Buhari]
“Münafıklık alametinden biri de yalan söylemektir.” [Buhari]
“Şu üç şeyden biri kimde bulunursa, o kimse, namaz kılsa da, oruç tutsa da münafıktır: Yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete hıyanetlik.” [Ebu Davud]
“Sözle çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitne gibidir. Yalan söylemek, iftira etmek ile çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitneden de kötüdür.” [İbnu Mace]
“Aldatan Cehennemdedir.” [Taberani]
“İman sahibi, her hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez.” [İbnu Ebi şeybe, Bezzar]
“Doğru olun, doğruluk iyiliğe, iyilik ise, Cennete çeker. Yalandan sakının, yalan fücura, fücur ise Cehenneme götürür.” [Buhari]
“Münafıklık alametinden biri de yalan söylemektir.” [Buhari]
“Şu üç şeyden biri kimde bulunursa, o kimse, namaz kılsa da, oruç tutsa da münafıktır: Yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete hıyanetlik.” [Ebu Davud]
“Sözle çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitne gibidir. Yalan söylemek, iftira etmek ile çıkarılan fitne, kılıçla çıkarılan fitneden de kötüdür.” [İbnu Mace]
“Aldatan Cehennemdedir.” [Taberani]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder