8 Mart 2018 Perşembe

YOL/YOLCU


Yol kelimesinin içinde ne çok mana vardır, bilir misin? Yol, meşakkattir. Zorlayan, terleten, sıkıntıya sokan bir yanı vardır hep. Maksuda, yani hedefe varmak için yol da olmak gerekir. Belirlenen hedefe ulaşınca belki yepyeni ve zorluk seviyesi çok daha yüksek yeni hedefler belirecektir. Bu sebeple yollarda birçok menzilin bulunması muhtemel. Asıl menzili maksuda vardığında yol sonlanmış olur. O mekanda ise artık ne yoldan ne yolcudan bahis açmaya gerek kalmaz.
Yol, bazen ayrılığın başlangıcı, bazen vuslatın vesilesi… Yol, bazen acı, bazen keder, bazen mutluluk, bazen ayrılık, bazen kavuşma… İç dünyamızda ve dış dünyamızda bir yolda olmuyor muyuz sürekli? Bir yola çıkıyoruz daha doğmadan bu yola hayat yolu diyoruz.
Anamdan yolcu doğmuşum,
yedi dağın yolları kalbimden geçer,
salkım salkım mısralar gelir içimden,
dudaklarımda yağmur damlaları,
alır beni yollar, beni alır gider… (Atilla İlhan)

Güzergah, rota, tarikat, mezhep, şeriat, isra, patika, cılga… Kültürümüzde ne çok yol çağrıştıran kelimeler var. Menzili maksuda ulaştıran yollar da çoktur elbet.
“Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına (subul’es-selam) iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.” (Maide, 16) Bizzat Kuran’da yolların çokluğundan bahsedilir.
Bizim uğrumuzda cihad edenler var ya, biz onları mutlaka yollarımıza(subulena) ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka iyilik yapanlarla beraberdir. (Ankebut, 69) Bu iki ayette kelimenin çoğul gelmesi bize kimsenin ‘yolum tek hak yoldur’ deme lüksünü ortadan kaldırıyor.
Şeriat kelimesi, geniş cadde anlamında kullanılıyor. Cadde-i Kübra. Tarikat kelimesi yollar anlamında, mezhep aynı şekilde. İsra bir yürüyüştür gece yapılan, hicret bir yürüyüştür bir ucu devlete çıkan, miraç bir yürüyüştür bir ucu rabbe ulaşan.
Türkçede kullanılan ‘yola düşmek’ ne güzel bir deyimdir. Yola düşmek kaderin cilvesidir, hatta kaderin kendisi. Yola koyulmak ise iradenin kendisi. Bir külli irade, biri cüzi irade. Yolun sağı solu uçurum. Bu sebeple Cahit Zarifoğlu şöyle diyor:
Allahım
Yol boyunca
Bırakma elimi
Düşerim sonra
Seriyye, cihad, gazve hepsi birer yürüyüş, hacc bir sevdanın yürüyüşü. Halil Cibran’ı dinleyelim: “Aşka yol çizebileceğinizi düşünmeyin, çünkü aşktır size yol gösterecek olan, sizi kendine layık bulursa eğer.” Birde  Amin Maalouf’a kulak verelim: “Yol kimi zaman masallarla bezenir, tıpkı uykunun düşlerle bezendiği gibi; ama menzile ulaşıldığında gözleri açmak gerekir.”
“Dünyada sanki bir garip veya bir yolcu gibi ol”(Buhari, Rikak,3) buyrulması dikkatimizi çekmeli. Yusuf Has Hacib şöyle der: “Yola çıkan insan yol üstünde evini yapmaz; göç eden kimse de eşyasını evde bırakmaz.” Ruhsal türbülanslar yaşamamak için bir daha kutlu yolcunun nasıl davrandığına bakalım. Üzerinde uyuduğu hurma yaprağından örülmüş hasırın vücudunda izler bıraktığını görenler, hasırın üzerine yumuşak bir şeyler sermeyi teklif ettiğinde,  şunları söylediği kaydediliyor: “Benim dünya ile ilgim ne kadar ki? Ben bu dünyada bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp giden binitli bir yolcu gibiyim”  (Tirmizî, Zühd 44)
Ahmet Telli’nin dizeleri tam buraya uygun düşer:
Ne bir adresleri vardı onların yeryüzünde
ne de aşktan başka bir sığınakları
Bir yol ki dostlar, çıkıp da dönülmeyecek cinsten. Yolculuklar, gizem dolu yollardan geçer. Ve yolcu yanında yalnız hüznünü taşır. Her menzil geride bırakılacak istasyonlardır. Yüzünü güneşe dönüp yol alan gezgin, sabahı hep yakınında yaşar. Bir adım daha atıp yakalamak zorunda kalacağınız hiçbir yerleşik doğru yoktur yollarda. Menzili maksuda Yunus gibi yane yane yürümek gerek.
Aylar tepe, yıllar dağ zincirleri
Zirveler aşarsın haberin olmaz.
Dur-durak bilmeden doğuştan beri
Mezara koşarsın haberin olmaz. (Abdurrahim Karakoç)
Habersiz yürüyenlerin durumu dağda yürüyen insanın durumu gibidir. Yolcunun yol ile bütünleştiğini başka bir yerde söylemiştim. Zamanla yolun sizi taşımadığını, sizin yolu içinizde taşıdığınızı anlarsınız. İşte o zaman Oruç Aruoba gibi dersiniz: “Yol, iki yer arası değildir – yer, iki yol arasıdır.”
Ve sözü şiire bırakarak bitirelim.

her sezgi yol düşü her ölüm yolculuk hali (Yaşar Bedri)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder