Mendil bizim kültürümüzde önemli
bir öğedir. Mendil üzerine türküler yakılmıştır. Bir çok deyim vardır içinde
mendil kelimesi geçen. Dini bayramlarda, büyükler çocukları sevindirmek için,
mendil içine şeker ve harçlık koyarak hediye ederlerdi. Okula başlayan
öğrencilere, her yıl mendil verilirdi. Kırsal kesimde düğünlerde keşkek
dövenler, gelin ve damat sağdıçları ile kınayı getiren erkeklerin sağ
omuzlarına halen mendil iliştirilir, damat tarafının hazırladığı hediye
sepetine gelin mendilleri konur, düğünlerde oyun oynayan kızlara parlak mendil
verilir, sünnet düğünü çağrıları sağdıçlara mendille yapılır. Ayrıca hacıya
gideceklere mendil hediye olarak götürülür. Halk arasında mendil, büyüklere,
küçüklere, misafirlere, sevilen ve sayılan kişiler ile sevgiliye hediye olarak
verilirdi.
Mendil, günlük yaşantımızda ve
folklorumuzda, gelenekselleşmiştir. Mendil bu yüzden Türk Halk Edebiyatı, Türk
Halk Müziği, Türk Halk Oyunlarının ana malzemesidir. Özellikle çocuk
oyunlarında da çok sık kullanılmaktadır. Bu bağlamda mendil kapmaca, körebe,
mendil saklama, değnekli mendil gibi oyunlar, mendilsiz oynanmaz. “Mendilimde
gül oya”, “Mendilimin al yanı”, “Sallasana sallasana mendilini”, “Üsküdar’a giderken
bir mendil buldum, Mendilimin içine lokum doldurdum”, “Mendilim yudum,
arıttım”, “Göndersene göndersene mendilini…” “İpek mendil dane dane”,
“Mendilimde tuz taşı”, bu türküleri hayatımızın hangi çekmecesine koyalım.
Modern hayat hayatımızı kolaylaştırırken kültürümüzü yok
ediyor. Özenle katlayıp cebimizde sakladığımız mendillerin yerini kâğıt
mendiller aldı. Yukarıda saydıklarımızın artık bir karşılığı yok hayatımızda.
Kâğıt mendilin hayatımızı nasıl
etkilediğini hiç düşündünüz mü? Kâğıt mendilin icadı, piyasaya sürülmesi bizim
hayatımızda önemli bir dönüm noktasıdır. Kâğıt mendilin hayatımıza girişini
milad olarak almalıyız. Bizdeki düşünce değişimi beklide kâğıt mendil işe
başladı. Her şeyi hızlı bir şekilde tüketme alışkanlığı. Değerlerimiz kâğıt
mendil gibi buruşturulup atılıyor bir tarafa…
Modern zamanların toplumu tüketim
toplumu. Hatta gelişmişliğin ölçüsü ne kadar çok tükettiğinizle doğru orantılı
olarak algılanıyor. Tüketim bir ihtiyaçtan değil dayatmadan kaynaklanıyor.
Kapitalist sistem önce bizi ihtiyaçlı olduğumuza inandırıyor, sonrada
ürünlerini reklâm aracılığıyla pazarlıyor. Hâlbuki bizim kültürümüzde reklâm
abes. Yiyeceklerin teşhir edilmesi gayri insani. Ancak kapitalist toplumun
bunları düşünecek kültürü yok. Evde televizyonun bir ihtiyaç olduğunu kabul
ediyoruz. Son model telefonlar, lüks
arabalar, halılar… Bunlar bir dayatmanın sonucu gelip hayatımıza yerleşiyor.
Evde zaid olarak gördüğümüz
atadan deden kalma eşyaları önce tavan arasına attık, sonra sokaktan geçen bir
eskiciye teslim ettik. Kimin evinde ata yadigârı bir eşya kaldı? Peki, eşyadan
öte geçmişin hayat tarzından, ahlak anlayışından, töresinden, geleneğinden…
Heyhat hepsi eriyen karlar misali yok olup gittiler. Evet, kâğıt mendil gibi
bir kez kullanıp atıyoruz her şeyi. Kâğıt mendilin hayatımıza girmesiyle
değerini yitirdi her şey. Artık her nesne bir kâğıt mendil kıymetinde. Maddi
değerlerinden öte manevi hiçbir değerleri yok.
Evet kağıt mendilin hayatımıza
girişi çok önemlidir. Milad sayılacak kadar. Bir kültürü de kâğıt mendillerle
çöp kutusuna attığımızın farkında mıyız? Bütün bu kültürü kağıt mendile feda
ettik. Ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder