Madde
bağımlılığı denilince aklımıza uyuşturucu geliyor. Kızılay’ın sitesinde madde
bağımlılığı şöyle tarif ediliyor: “Madde bağımlılığı, vücudun işlevlerini
olumsuz yönde etkileyen maddelerin kullanılması, bundan dolayı zarar görüldüğü hâlde
bu maddelerin kullanımının bırakılamamasıdır. Bağımlı, madde kullanımına ara
verdiğinde yoksunluk belirtileri yaşar.”
İkinci
tür bir madde bağımlılığı daha var, müptela olduğumuz.
Ticaret
helâldir ama ihtikâr haramdır. Malı, ihtiyaçtan fazla toplamak mekruhtur.
Hadis-i şerifte, “Paranın kuluna, paraya tapana lanet
olsun!” buyuruldu. Dünya malı peşinde koşmak, nefsinin arzuları peşinden
koşmaktan daha fenadır. Mal, para peşinde koşmak, Allahü teâlânın emirlerini
unutturursa, (dünya muhabbeti) denir. Hadis-i şerifte, “Geçen ümmetlerin
herbirine fitneler verildi. Benim ümmetimin fitnesi, mal, para toplamak
olacaktır” buyuruldu.
Tacirlerin
en kötüsü din tacirleridir, mukaddesat bezirganlarıdır. Onların dini imanı
paradır. Onlarda münafıklığın bütün alametleri vardır. Dilleriyle dinî
kavramları telaffuz ederken, yürekleri para para diye atar. Paranın yanında
şöhrete, riyasete, makama ve mevkiye de taparlar.
Mehmet Akif
şöyle der:
Ey, hayâ
nâmında bir hissin vücûdundan bile,
Pek haberdâr olmayan, yüzsüz, hayâsız! Bak hele!
Arkasından takla attın en denî bir şöhretin;
Düştü takken, çıktı cascavlak o kel mâhiyyetin!
Bir külâh kapmaksa şâyet bunca hırsın gâyesi;
Kendi nâmûsun olur, ergeç onun sermâyesi.
Yoksa, nâmûsuyla, vicdânıyla halkın oynama…
Sonra kat kat nâsiyenden sarkacak birçok yama!
Bir kızarmaz çehre bulmuşsun ya, ey cânî, bürün;
Hem bütün dünyâyı ifsâd eyle, hem muslih görün!
Pek haberdâr olmayan, yüzsüz, hayâsız! Bak hele!
Arkasından takla attın en denî bir şöhretin;
Düştü takken, çıktı cascavlak o kel mâhiyyetin!
Bir külâh kapmaksa şâyet bunca hırsın gâyesi;
Kendi nâmûsun olur, ergeç onun sermâyesi.
Yoksa, nâmûsuyla, vicdânıyla halkın oynama…
Sonra kat kat nâsiyenden sarkacak birçok yama!
Bir kızarmaz çehre bulmuşsun ya, ey cânî, bürün;
Hem bütün dünyâyı ifsâd eyle, hem muslih görün!
Maalesef
başkalarının madde bağımlılığından bahsederken kendi madde bağımlılığımızın
farkında değiliz. Fanî dünya hayatında lüks, konfor, gösteriş, aşırı tüketim,
kibir ve ihtişam içinde yaşamak Müslümanlar için sıradanlaştı. Hz.
Ömer (ra), bir gün Allah Resûlünün huzuruna girdi. Efendimiz,
yattığı hasırın üzerindeydi ve yüzünün bir tarafına hasır iz yapmıştı. Odasının
bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa
bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Resûlünün odasında bulunan eşyalar
bundan ibaretti. Hz. Ömer (ra), bu manzara karşısında rikkate geldi ve ağladı.
Allah Resûlü niçin ağladığını sorunca da Ömer (ra):
-
Ya Resûlullah! Şu anda kisralar, krallar saraylarında kuş tüyünden yataklarında
yatarken, (kâinat, yüzü suyu hürmetine yaratılmış olan) Sen, sadece kuru bir
hasır üstünde yatıyorsun ve o hasır, Senin yüzünde iz bırakıyor. Gördüklerim
beni ağlattı. cevabını verir. Bunun üzerine Allah Resûlü, Ömer’e (ra) şu
karşılıkta bulunur:
-
İstemez misin ya Ömer, dünya onların, âhiret de bizim olsun. (Buharî, Tefsir)
Yaşamak demek, imtihan edilmek
demektir. İçinden geçtiğimiz hayat imtihanı çok yamandır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder