25 Nisan 2019 Perşembe

İRAN’A KONAK OLDUK (1)


18 Nisan 2019 tarihinde İran’a gitmek için dört arkadaş Gümüşhane’den yola çıktık. Çıkış saatimiz mesai bitimi olduğu için geceyi Ağrı Üniversitesi misafirhanesinde geçirdik. Sabah Erkenden yola çıktık. Doğubeyazıt’ta sabah kahvaltısını yaparak Gürbulak sınır kapısına vardık. Özel araçla geçiş yaptığımız için işlemler biraz uzun sürdü. Özellikle İran tarafında gereksiz bürokrasi oldukça zamanımızı aldı.
Sınır kapısının İran tarafında aracımızı beklerken Hüseyin hoca gelip bizi bir yetkilinin görmek istediğini söyledi. Tekrar sınır kapısına geri döndük. Muhtemelen istihbaratçı olduğunu düşündüğümüz bir yetkili bizim pasaportlarımızın fotokopisini aldı. Ev adreslerimizi, telefon numaralarımızı kaydetti. Gerekçe olarak yeşil pasaportlu olduğunuz için sizi sigortalıyoruz diye söyledi.
Buradan İran’ın ilk yerleşim yeri olan Bazergan’a geçtik. Bazergan ismi bana çocukluğumuzda oynadığımız Bezirganbaşı oyununu[1] hatırlattı. Bazergan sınıra 3 km mesafede bir yerleşim yeri. Şehrin nüfusu yaklaşık 10.000 civarında. Burada arabamızı sigorta yaptırdıktan sonra Tebriz’e doğru yol almaya başladık. Yaklaşık 40.000 nüfuslu Makü şehrinden sonra birkaç yerleşim yeri daha geçtikten sonra Tebriz’e ulaştık.
Cuma günü olduğu için geçtiğimiz terlerde işyerleri kapalıydı. Halk yol kenarlarında piknik yapıyor, kişniş, yabani pırasa benzeri otlar topluyorlardı. Bazıları ellerinde bir deynekle yere vuruyor, çıkan sese göre yeri kazıyor ve tombalak denilen bir yumruyu çıkarıp topluyordu. Tebriz’de Traktor Sazi’nin maçına gitmek istediğimiz için acele ediyorduk. Tebriz’e yakın bir yerde yemek molası verdik. İran lezzetlerini tatmanın zamanı gelmişti.
İran yemekleri genellikle kebap türü. Bu arada çorbaların harika bir lezzetinin olduğunu söylemeliyim. Siz çorba söylemezseniz bile sipariş öncesinde çorbalarınız geliyor. Kebaplar pilavla beraber geliyor; ancak pilav yağsız ve Türkiye’deki beş porsiyona denk. Yağ pilavın yanında geliyor ve İranlılar onu pilava katarak yiyorlar. Yemeklerin Türkiye’ye göre çok ucuz olduğunu da söyleyeyim.
Tebriz’e vardığımızda dolu yağıyordu. Traktör’ün maçına gitmek için navigasyondan yararlanmaya çalıştıysak da başarılı olamadık. Çünkü İran’da internet çok yavaş. Hareket halindeyken internete ulaşmanız mümkün değil. Durunca belli hizmetlerden yararlanabiliyorsunuz. Bir taksiciyle anlaşarak maça gitmek istediysek de dolu yağışı bizi kararımızdan döndürdü. Couchsurfing üzerinden tanıştığımız ev sahibimiz Mehdi’yi bulmak için taksiciden yardım istedik. Taksici bizi istediğimiz adrese götürdü. Ücreti sorduğumuzda ise siz bizim konuğumuzsunuz diyerek para almak istemedi. Biz henüz paramızı İran parasına çevirmediğimiz için kendisine 20 TL verdik. Sonradan tecrübe ettik ki İran’da esnafın çoğu önce konuğumuz olun diyerek size değer verdiğini gösteriyor. Sizin para vermek için ısrar etmeniz gerekiyor. Uygulama böyle. Ancak bazı gezginlerin bu durumu istismar ederek para vermediğini de öğrenmiş oluyoruz.
Eşyalarımızı kalacağımız eve yerleştirip bir yorgunluk çayı içtikten sonra rehberimiz Mehdi bizi Şah gölüne götürdü. Orada biraz gezip çay içtik, sonra eve döndük ve dinlenmeye çekildik. Ekibimizdeki genç arkadaşımız Hüseyin, Mehdi ile nargile içmek için evden ayrıldı. Biz diğer üç kişi Hüseyin, Adem ve ben istirahata çekildik.



[1] - En az on kişi ve daha fazla kişiyle oynanan bir oyundur. Sayışma yapılır ve iki kişi ebe seçilir. Ebe seçilen kişiler kendilerin  (meyve adı, sebze adı, çiçek adı gibi) isimler seçerler. Ebe olan kişiler karşılıklı bir şekilde el ele tutuşurlar. Ve bu oyunun şarkısını söylerler. Ebeler dışında kalan kişiler, ebelerin kollarının altından sıra sıra geçerler.  Şarkı bittiği zaman ebe olan kişiler diğer oyuncuları kollarının arasında sıkıştırarak "bir sıçan, iki sıçan, üçüncüsü deliğe kaçan" derler ve yakaladıkları üçüncü kişiye gizli bir şekilde seçtikleri isimlerin ne olduğunu sorarlar. Üçüncü kişi seçtiği varlık adına göre o ebenin arkasına geçer. Oynayan bütün oyuncular ebelerin arkasına sıra olduğu zaman oynanan yerdeki alana bir çizgi çekilir. Ebeler arkalarındaki oyuncularla birlikte çizilen çizginin soluna ve sağına dizilirler. İki grup oluşmuş olur ve bu oyuncular birlerini çekmeye çalışır. Çizgiyi hangi grup geçerse o oyunu kaybeder.
Oyunun şarkı sözleri; Aç kapıyı bezirganbaşı, bezirganbaşı. Kapı hakkı ne verirsin, ne verirsin? Arkamdaki yadigar olsun, yadigar olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder